Keder Ülfet ve Lâl Şiiri - Mehmet Şamil Baş

Mehmet Şamil Baş
20

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Keder Ülfet ve Lâl

                                    -bak ne güzel cevaptır evet ve hayır-

a.
ay ışığına çarpan yüzümüzdü. her gece
ıssız bir vadi gibi soğuyan. pencereler
açıldıkça derinleşen. o yara
hikayemizdi. İki harf arasında sızla/yan

gözlerimizde son. yüz. yıl. aşk.
yüzü çizilirken gecelerin ya da
mavi boncuk ülkesidir yakamızda her acı
aklında olsun / yalnızdım

közle odun arasında çoğalan ateş gibi
âşık mısın deme kavrayarak kalbimi
göz yaşı döküyor ben seni çöle
neslimizi ararken haritamızda mahşer

b.
kayıp hafızamızda bahanemizdi zaman
izinde gayb olurdu izlerim
                     /paslı hançer yarası
akşamın kızıllığı düşerdi pencereye. asi ve gezgin
bir mektup pulu kadar hüzünlüydü gidişin

bulmuştum bir kuyuda serinliğini
çölünden alev almıştı düşüm
                      ışığa dökülen kırık hatıra
bereketimizdi biriken azığımızda
çölünü kaybeden kum tanesiydim
sen bucaksızlığımın adresi benim

yalnız yazdım söyledim bütün şiirlerimi
cennetinde resminin kısık ve kırgın. gözlerimdi
ateşin kucağında eriyen. yüzümdü kaybettiğim

c.
yaralı gölgemizi soruyordu yokluk sağnağı
pişmanlığın vehmini unuttuk gölgeli odalarda
ağaran sabahtan istedik üşüten korkumuzu
bu aşkın çıkmazı yok
                ben yokum sen yoksun
                               hiçbir kirli sayfa yok

kalbimde kurulan dergahımdın
gülden ağır söz söylemeden. tanıdım
hoşnutluğu. mısralara emanet bıraktım
acıyı. ya kepikeç yazdım da sakladım
biraz dua biraz hüzün biraz naftalin

dilimden kaçıp da gelse o zarif buğu
                 / o söz yumağının incitmez itirafı
okşayan yanıyla kalbine çarpsa ömrüm

d.
düşü görülen sevişmenin sabah pişmanlığıyım
aynada sen / ben ve görülemeyen ayna
ağla şimdi
                sen ağla neşem
                                kederim ağla
ağla sonu gelmeyen gamda tutuşan eller
ağlasın kırpık hatırasıyla oynayan dram
kalbin yaşı kar / tanesi eriyen melankoli

gönlümdü yorulan kelimelerden
bir yolun sonuna gelmek ya da
güneşte kaybedip gecede bulduğum
                     bir damla su getirENdim
yönü olmaz değişir dağ bu tepe
bu dalga ıslanır göz kıyında

e.
yırtıyor görkemli aydınlığı mahşerim
heybetim canım gibi sızlıyor pabucumda
bir karnaval suyunda yıkanırken cinnetim
ayrılığın hissi var matem tutan suçumda

korku asılsız evet ama ölü bir doğum
ad arıyor kabilem gölgedeki mateme
bu kaçıncı doğum aylardan mayıs
                      payımıza düşen aşkın hissesi
teninden başka bir sır dudağımı ısıran

o sarı sıcak ve renklerden kahve
köpüksüz dalgaların salındığı elinde
öp diyen dudakların hayal derinliğinde
sende ve bende büyüyen leke

f.
emilmemiş bir dudağın yarası kadar sızı
uzun bir hikayenin özeti ilk günden bildiğimiz
buluşuruz diye bulutunu gönderen gök
o soğuyan çay / gitmediğimiz mekan
menzilden uzak ve sürgün gözden
kalıp göç ettiğimiz bir yüklü akşam

söyle! ne çok acı veriyorsun de
kadınlığımı eziyor şairliğin de
de ki bileyim
de ki yutkunsun küçük sevinçler/deki yetiM
ne çok oluyorsun de

ben ki kelimelere gün ufalayan meczub
ben ki ayık rüyaların eğleşen demi
nerden bilirdim çatladığını aşkın ölmeden önce

g.
kulaç atmayı bilmez denizini köpürten
sakladığım yara masum bir bahar
kabuğuna çekilen şehvetin güzel suçu
yasaklıyor burkulan kalbin ateşlerini

bir dokunuş
bin ah ile soğutulan gecelerin güncesi
dökülüyor eteğinden kavuşmanın özlemi
o hasret öpe öpe topluyor çiçekleri
uykusuz saçlarına takıyor her gece dudağının

kırmızıya rağmen geçtim içimden
buldum o nahif sesin dökülen anısını
aşktan başka dilden anlamaz yürek
söyle!
söyle tadı kalmadı dönüşlerin de
yakıyorsun geceler boyu üşüyen ellerimi
ağlatıyor / acıtıyor de sesin

h.
göğüs kafesine ne ağır gelir hüzün
boşluğa bağıran bir yüzden başka
endamlı bir alımdır yüzgörümlüğü
o suskun serpilişim kıyılarına

şiire sığınarak uzayan bir bekleyiş
ne söyleyecek eylemsiz kalbin edimine
sıcak nefesini tarayan
bir ufuksuz selam gözlerimizde

duymak sesini ırmakların akmadan
gelip kalmak istiyorum orada
aşkla kızarmış yanaklarına birden
yaslanıp okumak romanını soluksuz

i.
sema etmeden kıbleye dönük yüzlerimizi
tarumar edildi kırIk heyecan
yokluğa gömüldü handemizin esrarı
silindi izler / içine döndü tılsım
en sadık heceye büründü keder

sancılı bir şuleyi dolanan imge
dudakta bir mavi şarkı tebessümüdür
mesken bilir saçlarında zarifliğini aşkın
eş anlamlı ayrılıktır biraz da kader

üstünü harflerle örten şehir tasalanıyor
korkuyor uyumaya dilindeki mücevher
bulutların safında hep inziva
            dolanıp kahrolup kendini yakan
hep ağlayacak gibi kirpiğinde bir damla

j.
tevekkül mutluluğu kalbini öpsün yine
yüzünde buseleri kalsın inanmışlığın
firuze bir bakışla kapanıp ellerine
kavuşmuş gibi doya doya sarılsın
                      / üşüyen günlerini ısıtsın
yıkansın gecenin hevesiyle duvağı gülün

içine kaçıyorsun şimdi / büyüyen uzaklara
unutup devasını öldüren şarkıların
geceyi emziren ışıkları açsaydık
anlardık tutuştuğunu ellerimizin

uzun lafın sürgünü ben seni çok sevmiştim
şimdi bir oyun gibi an içinde aşkımız
elma dersem çık armut dersem çıkma
portakal!
               orda kal
                               hoşça kal

.

Mehmet Şamil Baş
Kayıt Tarihi : 27.11.2008 21:05:00
Hikayesi:


bu şiir Mayıs 2008'de yazıldı. Haziran 2008'de yolcu dergisinin 48. sayısında yayınlandı. 26 Temmuz 2008'de Gümüşhane'de 'Dilaver Cebeci Şiir Şöleni'nde seslendirildi. bir damla gözyaşımdı. avuntum oldu çoğalttım.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Osman Erdoğmuş
    Osman Erdoğmuş

    Doğum gününüz münasebeti ile uğradığım sayfanızda,
    Bu güzel çalışma ile karşılaştım.
    Tebrik ederim

    Yaşayacaklarınız,
    Yaşadıklarınızdan daha renkli,
    Daha hareketli,
    daha bereketli

    Geçmesi temennisi ile
    Doğum gününüzü tebrik eder
    Sağlık Afiyet Başarı dolu bir ömür
    Yüce Rabbimden niyaz ederim

    Osman ERDOĞMUŞ
    SAKARYA

    Cevap Yaz
  • İbrahim Gülüm
    İbrahim Gülüm

    üstad yüreğinize sağlık cevap vermeniz dileğiyle

    Cevap Yaz
  • İbrahim Hakkı Gündoğdu
    İbrahim Hakkı Gündoğdu

    Duygularını, düşlerini, imgelerini, en önemlisi yüreğini kutluyorum.. Yola devam..

    Cevap Yaz
  • Mehtap Altan
    Mehtap Altan

    yırtıyor görkemli aydınlığı mahşerim
    heybetim canım gibi sızlıyor pabucumda
    bir karnaval suyunda yıkanırken cinnetim
    ayrılığın hissi var matem tutan suçumda

    İmgelerin dansı vedaya ve hüzne kafa tutmuş bence...

    Bazen giz ve imge şiirin zırhıdır okurken emek harcamak tek pencereden değil bir kaç pencereden bakarak tek ve en gerçek anlamı çıkarmaktır yaşam...

    İmge de şiirin emekli ve gerçek yaşamıdır....

    ŞİİRDİ....

    KUTLARIM ŞAİR....

    Cevap Yaz
  • Arap Kurt
    Arap Kurt

    yalnız yazdım söyledim bütün şiirlerimi
    cennetinde resminin kısık ve kırgın. gözlerimdi
    ateşin kucağında eriyen. yüzümdü kaybettiğim

    sevgili şairim
    başlığa ve anlatılanlara bu kısım yetmiş ana fikir olmuş...şiir şöleninde ne gibi eleştiriler aldınız bilmem ama
    imge katlinden başka bir şey değil
    uzun yazmak
    izahı yapmakta zorlanmaktır
    bir meziyet değil bence
    o kadar imgeyi kırıp dökmüşsünüz ama bilmem ki sebep neydi...!
    şimdi okullarımızda dil ve anlatım dersi konul du ki
    bir mevzuyu bir olayı en kısa şekilde ve zekanın kıvraklığını kullanarak anlatmak gibi bir olguya sahip olmak için... ve bunu yeni nesle öğretmek için

    uzun lafın kısası...!
    portakal
    ordakal
    hoşcakal...))

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (5)

Mehmet Şamil Baş