kasırga sebillerinin çoşturan ayağından geldim
gölge çiçeklerinin aynasından kovulmuşlukla
bulutlardan sulu sepken gökler boşaldı üstüme
kasımın yırtık eteklerinden kırçıl sığırcıklar
uçuştu avuçlarıma
ezaya çekilmiş gönüle sefil ruh ne yapsın
kısacık ömrü
üç beş dizeye sığdırdım parıltılar işledim
muşambadan ıslak yüreğime yaka iğnesi niyetine
hiçbiri şevkimi parlatamadı hiçbiri yüzümü güldüremedi
içime doygun yanılgılar ordusu yerleştirmişler şırıngayla
karargah şenliğinin ufkunda zorba düğünler
bayram şenliği kurulmuş benim haberim yok
yönünü şaşıran rüzgârlardan yelpaze yapıp
serinletmişler yangınları
yalanlar tortusundan pasta börek çörekler pişirilmiş
niye hiçbiri açlığıma çare dilime şerbet değil
hep el açmışım yokluğa
çilelerden kaleler örülmüş kimsesizliğin sisli dağlarına
durup durup düşünüp tartmaktan
oyuklar ince cılgalar açtım beynimin keder resitallerine
zihnimin trafiği şaştı kaldı bu karmaşaya
ah ! niye bu kadar dalgın fikrimin curcunaları
niye bu kadar unutkan daldaki yapraklar
duygusuz bir şarkının
nakaratına bırakmışlar ayaklarımı
çuldan çabuttan bezler bağlamışlar yalnızlığıma
ölü ateş böceklerinin yeşiliyle gömmüşler sevdamı
ve yıllar öncesinden çalmışlar hayallerimi
sövmüş kapıma koymuşlar kahırları
oturup el birliğiyle karar vermişler
yaşamadığıma
adını da nifak yerine çözüm koymuşlar
her sahraya her uçuruma kanlı çığlıklar uçurmuşlar
kurda kuzuyu yedirmişler kemiklerini kırıp kırıp
içine kalbimi atmışlar
..............
17112024
00:11
Kayıt Tarihi : 17.11.2024 19:17:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!