Keçiden Kaçıp Parkta Boğuşmayalım

Hayri Sarı
216

ŞİİR


4

TAKİPÇİ

Keçiden Kaçıp Parkta Boğuşmayalım

park yoktu benim köyümde
her yer parktı o zaman
ağaç dallarında sallandık
duttan kiraza atlayıp
kendimizi Tarzan sandık
salıncakta uyudu bebek
sıcakta gölge bulurduk
ninem de kedi de uyurdu ağaç dibinde
dağda bayırda yürürdük
ağaç düşmanı keçinin peşinden
keçi yolu dönüşünce şoseye
bırakıp inatçı keçiyi köyde
kentte bulduk kendimizi
parkta büyüttük çocuklarımızı
Zübeyde Hanım, Dumlupınar…
şarkılarımıza, marşlarımıza girdi park
“ben bir ceviz ağacıyım Gülhane parkında”
parkını ararken ölen kuğu gibi
çarpıyoruz bugün konutlara
internette, cep telefonunda ararken kuş sesini
farkına vardık kokusuz ağaçların esmediğinin
vitrinlerin susuzluğu kesmediğinin
taksim edilmiş kentte ağaç peşine düştük
bir ağaç gölgesi için bin olduk
piyano resitaliyle duygulandık
gidiyor ağaç eyvah
ekranı bıraktık alana aktık


çevrenin önemini fark ettik

pir de fakir de bir derler ya
Tanrı ile kul arasında bu dünyada
kaynıyor aracılar fokur fokur
kul iki arada bir derede kalmış
pir halletmiş gibi kendi işini
herkese âkil olmuş
iki dünya kaygısı kızı oğlu koşturur
cemaat işi gücü var ede
cemaatsizlik bireyi pire ede
güçsüzsen eğer oğlum
yerini bul, yerini bul derler ya

birey yalnızlığını fark ettik

inek içerdi, keçi içerdi
değirmenler dönerdi
gölünde kurbağa, ördek yüzerdi
hiç bitmezdi dağın suyu
düzde de açılırdı kuyu
gel zaman git zaman
mevsimler değişti, sular azaldı
topladılar kalan suyu
bağladılar uç uca boruları
verdiler adama borunun ucunu
keçi, koyun uzaklaştı susuz dağdan
şimdi şişede, bardakta, bidonda su
kafesteki keklik gibi
akamıyor derdinden
içen yanar, içiren kanar
buram buram terliyor
elinde makbuzla vezne önünde duran adam

gideni fark ettik

susuz, hayvansız köy olmazdı
nerede bir ekmek varsa göç orada durdu
kentte yeni köyler oluştu
dernekler, kahveler, okullar, camiler
gecekondu ile apartman ve çarşılar
fabrika çevresinde yeni hayat

dedemizden fark ettik

kurmuş adalet terazisini
oturmuş kefeye
güldürürken berikini
ağırlığınca verip nimeti
itiraz gelince ötekinden
vermiş teraziyi âkile
görülmüş ki
herkesin âkili kendine yontuyor
akıl tutulması yaşamış kul

kederimizden fark ettik

uyanık kişi bu düzende
işsiz ve aç kalmazmış
bir yeni sosyalist abla söylemiş sözü
önce her nimeti tatmalıymış
sonra düşünürmüş aç komşuyu
bir yeni Müslüman bacı demiş bunu
Ramazan’da sahil boş olunca
ucuz ve rahat yüzerlermiş
bir yeni laik gençten duyulmuş bu da

birbirine uzaktan bakışları fark ettik

uçak gider, uçak gelir
kaçak gider, kaçak gelir
asker siner, polis üflenir
kesilir ağaç, dikilir ağaç
takılır kendince her gazete
her televizyon ayrı telde
benim tarihçim böyle der
senin tarihçin şöyle der
her kanalın hocası ayrı
olay aynı olay
gerçek aynı gerçek
git babam, git
başını aç, başını ört
ayran iç, bira iç
su iç, Zemzem iç
çatallaştı mı işler
Ezanı kaşı, Marşı kaşı
Atatürk’e kaç, Fatih’e kaç
çocuk izliyor seni aç aç
genç izliyor seni işsiz mişsiz
biraz demokrasi bulunca, gülümse
renk renk bayrak aç
düğün yap dernek yap
alanlarda yürü
halay çek
horon tep
köçek oyna
yaz gelince sahilleri doldur
işler yolunda, sus

Ramazan yaklaştı
namaz kıl, oruç tut
iftar aç, dua et
ye, yedir; iç, içir
kimseye karışma

para harca, patronu mutlu et
Konya ovası kadar market
karınca gibi müşteri
kasa kasa her şey
Dicle gibi, Fırat gibi akıyor para
cüzdan cüzdan harca
yetmezse kart çek
sağı solu yok işin
dayı bul, kredi çek
market sahibi ol
kasiyer ol
özgürlük var
eşitlik var
kardeşlik var
her şey var

bakarken fark ettik

savaş yok şükür
top oyna, internete takıl
okula git, dersaneye git
cafelerde otur
bol bol benzin harca
pazara git arabayla
düşünme hareket et
cam kırma, araba yakma
internet önünden kalkma
kıyaslama
gıybet etme

ağaç dikilir, ağaç kesilir
kışla da yapılır, cami de yapılır
alanları doldur, bayrak salla
bayrak bedava, satanı sorma
kimi bayrak yapar satar
kimi de su satar
satanı sorgulama
atanı sorgusuz dinle
atam maymun deme
yarım elma yeme
Deli Dumrul olma
kardeşini gözet
Asım ol, Haluk ol
kavgalı, kavgasız yaşa
sen bensin de, ben senim de
kafan karışınca öfkeyi bırak
kapıları kapat, düşünen adam ol
hocaya adam sal, sanatçıları topla
halkı topla, bağır çağır, rahatla

izlerken fark ettik

beynimin tenceresi boş
kapağım zıplıyor
çadırlarda karşılıyoruz depremi
gel, kardeş ol, dağıtalım öfkeyi
piyano eşliğinde çıkalım bulutlara
duranın karşısında durma
boş tencereye vurma

kurşun yerine leblebi üretilsin
el değmez teraziler ölçsün bizi
açık kalsın sokak kapıları
askeri söndürüp polisi üfleme
şarkılar türküler söylensin
mıntıka temizliğinde
yurdu savunsun güçler
kimse kimsenin düşmanı olmasın
dağlarda çiçek, mantar toplansın
birlikte edilsin danslar
keçiden kaçıp parkta boğuşmayalım
dede torun gezdirsin
düğün bayram olsun parkta
değerler değerleri boğmasın
pişman olup bir gün
“Allah’ım neden büyüdükçe küçülüyorum”
denmesin elemle

okurken fark ettik

neden belli
sıkıştıkça kentlere
satışa çıktı her şey
paylaşım kavgası bu
özde kardeşiz hepimiz
sözde marka düşmez dilden
artık sırtta parka yok ama
taşıdık rengimizi parka
sevgi taşıyoruz özde
görünmez keçi besleniyor gönülde
hızlı giden baksa geriye
kimse düşmeyecek dereye

bir gün
piyano sesine koşacaksın
pencereden gördüğüne şaşacaksın
adam tencereye vuruyor
ses yok
tencere tıs
çünkü bütün tencereler dolu
tencere ses vermediğinde aslansın
her kapı kapın
her kaşık kaşığın
herkes âşığın
insana insan olarak bakansın
her yer sevgi kokuyor
herkes kendini okuyor
aç yok, açık yok
tabi Şeytan yine şeytan
kurt uluyor, kaplan parçalıyor
yılan sokuyor
önlemsiz yaşamak yok

dünya çıkar dünyası
çıkarı neredeyse orada mı insan
ona desen ki sen
çıkarı çıkar da gel
Mevlana gibi
benim ol, gel
ben ol, gel deme

kuyudan sesleniyor Yusuf
Dadaloğlu dağdan
kız peşinde Karacaoğlan
Yunus’un derdi başka
Yemen Türküsü ağlatıyor
Hoca Nasrettin güldürüyor
yaşamak bir defaysa
çok iş düşüyor, mertliğe, aşka
vur sazın teline
herkes kendince oynasın
karışma ritmin havasına
yer yer, ses ses, renk renk
dünya hali bu
dengeyi gözet
ezdirme güçsüzü güçlüye
büyük gün geldiğinde
bekle yurdun ufuklarında
bayrak bayrak dalgalanışı

işte yine ozan sözü
çıkmasın bozan sözü

(22. 06. 2013- 07. 07. 2013)

Hayri Sarı
Kayıt Tarihi : 7.7.2013 17:02:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


İzledim, dinledim, okudum, düşündüm, duygulandım, yürüdüm ve yazdım. Benim başka işim yok mu yahu! İşte hikaye bu.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • İbrahim Değerli
    İbrahim Değerli

    özenle yazılmış okuması doyumsuz bir serbest çalışma.
    anlam ve anlatımı mükemmel,severek okuduğum müstesna şiir.
    tebrikler ve saygılar sunuyorum..++

    Cevap Yaz
  • Ahmet Coşkun
    Ahmet Coşkun

    Ne desek bilmem ustat- haddimize mi bozmak ozan sözü- Güzel bir aktarma idi memleket ve siyaset üstüne- kim kimdir- kim kimi ne kadar biliyor ne kadar tanıyor- biz birbirimizi biliyormuyuz - ne istiyoruz ne düşünüyoruz- neyin peşindeyiz- bunları biz mi istiyoruz- kendiliğinden mı oluyor- birileri mi yaptırıyor- açlar mı orda- toklar mı doldu - bilmiyorum usta- yüreğine sağlık- resim gerçek hemde resmin tamamı ....kutlarım..

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Hayri Sarı