İnsanoğlu yaradılışı gereği her zaman ve her durumda kazanma isteği ile hareket eder.
Başkaları karşısında başarılı olmak kişiye bir tür doyum yaşattığından olsa gerek rekabetçi yanını sürekli ön planda tutar ve fırsat bulduğu her an bu yanını kullanarak hedefine varmayı arzular.
Öte yandan insanın bu kazanma arzusu bireysel, dolayısıyla da toplumsal gelişimin asıl dinamiğini oluşturur.
Kazanma azmi olmadan (hırs demiyorum) gelişimin de olmayacağı konusu bence tartışmasızdır.
Kişi her zaman kazanmak için hareket etmelidir. Bir şartla ki her seferinde dediğim gibi Rıza-i İlahi’ye uygun olmalıdır.
Bunun için bir slogan bulmak gerekirse eğer “Çok çalış, uzmanıyla çalış, şikâyet etme, açıklamaya çalışma ve asla terk etme! “ Olmalıdır.
Terk edenler asla kazanamaz.
Kazananlar ise çoğunlukla terk etmemiş olanlardan çıkmıştır. Bir şartla ki hedef mutlaka önceden belirlenmiş olmalıdır.
Çünkü bir hedefe odaklananlar karşılarına çıkabilecek olumsuzluklar ve sorunlar karşısında hemen duraksamaz ve kolay vazgeçmez.
Hiç yüksünmeden ve zorluklar karşısında yılmadan, uğrayabilecekleri düş kırıklıklarına da fazlaca kafayı takmadan yollarına devam ederler.
Kazanmayı istemenin kötü bir yanı yoktur, evet ama bunun için gerekli olan şartların oluşturulması da elzemdir.
Öncelikle belirlenmiş hedefle ilgili olarak her şey baştan tedarik edilip bilgi sahibi olunmalı, olmazsa olmaz şartlar yerine getirilmeli, danışılmalı, araştırılmalı, planlanmalı, mümkün olduğunca eksik yan bırakılmamalıdır.
Karşılaşılması muhtemel zorluklar usulünce değerlendirilip çözümü yolunda adımlar atılmalı, asla büyütülmemeli, ama küçümsenmemelidir de.
Ortaya çıkabilecek sorunlar çözüme ulaştırılmadan harekete geçilmemelidir. Harekete geçildikten sonra da alınmış olan kararlardan, yanlışlıkları görülmedikçe geri dönülmemelidir.
Muhtemel sorunlar karşısında hiç kimseye ve hatta kendimize bile bir takım açıklamalarda bulunulmamalıdır.
Çünkü açıklamaya çalışmak savunmayı, savunmak mazereti ve mazeret de şikâyeti doğurur.
Şikâyet ise çalışmaktan, üretmekten kaçınan insanlara özgü bir davranıştır ve insanı tembelliğe sevk eder.
Zorluklar ve engeller karşısında sabırlı olunmalı ve asla yılgınlık gösterilmemelidir.
Öte yandan sürekli olarak bir hedefe odaklanıyor olmak insanı yorar, bezdirir.
Bu yüzden arada bir durup mola vermek, dinlenip yorgunluk gidermek, çevreye bakınıp, farkındalık oluşturmak kişiye iyi gelir. Ona “FANİ” olduğunu ve nereden gelip nereye gittiğini hatırlatır.
Kazanmak her şey midir? Elbette ki değil. “Kazanacağım,” derken insan, kaybedilmesi halinde telafisi mümkün olmayan hasarların oluşmasına da sebep olabilir.
Bu yüzden kişi hayatını sadece kazanmak düşüncesi üzerine de bina etmemelidir.
Ne "kazandım," diye çok fazla sevinmeli ne de "kaybettim," diye karalar bağlanmalıdır. Çünkü kazanmak kadar kaybetmek de mukadderdir.
Aslında son tahlilde insan hayat karşısında zaten hep kaybetmekte değil midir?/ 25.05.03
Recep Akıl
Kayıt Tarihi : 26.12.2011 19:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!