Kayyum atayacaklar duygularıma,
Sen gittin, geride yalnızca kontrol kaldı.
İçimde ne varsa en baştan numaralandırıldı:
Gözbebeklerimden kalbimin kuytusuna kadar.
Bir daha izinsiz sevmemem için,
Tüm yollarımı sen çitle çevirdin.
Önce sessizdin…
Tıpkı bir memurun sabırlı adımları gibi.
İçimdeki boşlukları ölçtün,
Neremi sevip neremi yıkacağını hesapladın.
Sonra da ellerinle dokunmadan
Her şeyime dokundun.
Gülüşünle başladın işgale.
Ses tonunla düzen kurdun düşlerime.
Kendi yasaların vardı,
Ve ben itiraz etmeden uydum hepsine.
Çünkü aşk dediğim şey,
Belki de bir boyun eğişti zaten.
Kalbimi bir harita gibi açtım önüne.
"Buraya senin adını vereceğim" dedim,
Sen hiçbir şey demedin, sadece gülümsedin.
Meğer çoktan tapusunu almışsın en kırılgan yerimin.
Ve şimdi, başkasına aitmişim gibi hissediyorum kendimi.
Her sabah içimde senin bayrağın dalgalanıyordu.
Konuşmalarımda senin onayını arıyordum,
Gözyaşlarımda bile bir prosedür vardı:
“Ağlamak için önce seni hatırlamam gerekiyordu.”
Sonra bir gün,
Hiçbir uyarı vermeden terk ettin.
Kalbimdeki tabelalarla, kurallarınla birlikte.
Ama ne gidişin, ne de yokluğun
Duygularımı serbest bıraktı.
Ardından içimde boş bir bina gibi kaldım.
Duvarlarında senin sesin yankılanıyor hâlâ.
Ne zaman gülmeye kalksam,
İçimde seni gücendirmişim gibi susuyorum.
Şimdi biri geliyor,
Duygularıma el koymak için.
"Bu kadar bağlılık tehlikeli" diyorlar,
“Bu aşk artık yönetilemez hâlde.”
Oysa ben sadece sevdim…
İzin almadım diye suç sayılıyor şimdi.
İçimde hâlâ yürürlükte olan bir sen varsın.
Her hatıran bir kararname gibi:
Göz göze gelmemiz yasak,
Adını anmam bile denetim altında.
Ama ne yaparsam yapayım,
Sana ait olan her şey hâlâ bende müebbet.
Kayıt Tarihi : 8.6.2025 14:20:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!