akrep…
ey zalim akrep
ey hatırlatan, kusan zamanı
zalim olduğun kadar zavallısın da
teneke trampet takvimlerde
yitirdin tılsımını
naralar at istersen şimdi
istersen dans et
şiir cesetlerinde tepin
tebessümlere kur karargâhını
istersen, anıları da al git
göstergelerin umrumda değil
umrumda değil oklarının yönü
beyni kanasa n’olur günlerin
ya da hiç beklemesek sabahı
Kayıt Tarihi : 5.11.2007 23:50:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Takati yok yelkovanın
Soluksuz kaldık peşinden
Zembereği boşaldı zamanın
Doğarken aktı zehrin içime
Düştü göbekten ebemkuşağım
sepya bir şiir geride kalan her şey gibi renkler silikleşir zaman geçtikçe... gerisi boş diyor şiir, ama insanın beyni kanarsa şair olabiliyor ancak ve inadına bekliyor sabahı...
Tüm zehirli hayvanlar korunma içgüdüsüyle sokarlar. Durup dururken sokmazlar. Zalim insanların zehirleri durup dururken çıkar uğruna insanlara zerkedidilir.
Ve saatteki akrep ile yelkovan.
Saat başı birlikte oluyorlar, yelkovan kuşları gibi saat yelkovanı önde koşuyor. Akrep saatin kaç olduğunu gösteriyor. Yelkovan hızlı gidiyor. Akrep saati gösteriyor, zamanı gösteriyor, ancak yelkovan saatin gösterişli çubuğu boylu poslu.
Akrep zavallı işte.
Akrep bir adım öne gittğinde dünyadan bir saat daha kusuluyor. Yok oluyor. Geçmişte kalıyor.
Havyan akrepler ateşin ortasına konulduğunda kendini zehirler derler. İnsan akrepler ise ateşin ortasında iki kişiyse biri ötekinin kanıyla yangını söndürüp kurtulmaya çalışır. Ateşin ortasında iki akrep varsa ikisi de intihar edermiş. Akrepler yağmurlu günlerde sığındıkları yerden insan içlerindeki uygu yerlere sığınırlarmış. Yağmurda zor işleri. Ateşde ve suda ölüm oklarının yönü.
Gelelim yine saatin zavallı akrebine.
Akrep zor zahmet ilerledikçe, takvim yaprakları koparıldıkça teneke trampet çalar elbette. Teneke ve trampet için zaman yoktur. Tenekeler gidenlerin ardından alay etmek için çalınır. Zamanın geçmesi tenekelik mi. Zaman mı ölüyor, yoksa canlılar mı?
Elbette böyle bir zaman saplantısında gözlerinin alı kambur olmuş, dünyayı yamuk gören bir göz.
Akrep sessiz ilerliyor. Zaman pişiriliyor kazanlarda.
Takvim yapraklarıyla akrep arkadaş olabilselerdi ne de güzel dertleşirlerdi. Bir gün bir takvim yaprağı koparılıp özgür kalınca akrep ile yelkovana ziyarete gider. Akrep zaman yiyerek beslendiği için ve yelkovanın altında kaldığı için bir yere kıpırdayamamaktadır zaten. Dönüp dolaştığı yerler ise hep aynıdır. Dünyanın dönme kriteri onda olsa bile bu büyük sırrının anlamını idrak etmediği için de ayrıca zavallıdır.
Takvim yaprağı akrebe gelir.
Yelkovan zaten durduğu yerde durmaz.. Şöyle bir uğrayıp yine gezintiye çıkmakta.
Akrep takvim yaprağını ağırlaması gerekirken onu bir zaman leşi olarak görür. Zehirler takvim yaprağını ve ardında yer.
Tepinilen yer şiir cesetleri.
Şiir mezarlığı. Ne de olsa akreplerle geçiyor ve zehirleniyor her şey.
Bilmem ki yardım eder mi yelkovan kuşları, Tebessümlerde karargahlar kurulmasında. Kalan anılar umurunda değildir akreplerin.
Saatin akrebi kendini zehirlediğinde. Dünya yüz derecelik kaynama noktasına ulaştı demektir.
Mahşer mi demeli bilmem ki.
Her şiir, gizliden gizliye bize fanilik virüsünü bulaştıran zamana karşı bir direşkenliktir..
Şiir zamana meydan okuyan insanın umududur aynı zamanda..Umudu olmayan çünkü hiçbir şey yapamaz..
Fani olmadığımızı, bu yüzden en çok şiirle anlarız..
Fanilik bir doğum olur şiirle..Kaynar kazanların sıcaklık hissini veren bir doğum süreci olur...
bir yaşanmışlık hayatına da dokununca, yazara hislerini yazmak düşer...
kutlarım dostum hissettiğin duygularını paylaşırcasına...
saygılarımla
Aydan Küllüce
TÜM YORUMLAR (4)