Çocuktu, anıları vardı hiç gülmediği...
Ve zaman kanatıyordu, her gördüğünde düşlerini.
Öyle masum ağlıyordu ki..
Düşsem yanaklarından, bir gül bahçesi,
Dokunsam dudaklarına, çırpınan bir deniz oluyordu.
Bir gün diyordu o
Mevsimine açamadan,
Tazeliğinde saklıyordu kirlenmişliğini.
Alkol mevsimlerinde hep hazanı oynuyordu...
Yağmurları içtiği vakit karamsar gözlerinde,
Karlar çoktan erimiş oluyordu.
Hani, diyorum kim ağlatıyordu?
Ellerinde kardelen tazeliğinde taşıyan bu çocuğu...
Gökyüzü giyinmişti geceleri üstüne
Ve yıldızlarla süslemişti soluk kalbini.
Bir yıldız diyordu
Ve orda buluyordu her şeyini.
Bilir mi ki kapılarının da bir gün yıldız doldurulacağını.
Ve kaçışan insanların bir sığınak güvenliğinde,
Kanayan şarkılarına sığınışını anlayabilir miydi?
Yitirirken kendini, hep yeniden buluyordu cinnetini.
Hayat, kafiyelerini toplamakta ve bir nakarat oluşmakta,
Hep aynı kafiyeden sonra bir daha söylenmekte,
İnsanların aynılığı gibi.
Bir şarkı söylüyorsun ya; hep yeni sözlerin eklendiği
Ve bir keman bestesi oluyor şimdi hayallerin.
Şimdi, dudakların kanamıyor ve ellerin üşümüyor.
Ve yollara düşmüyor hayallerin.
Kendinle yalnızlığında, bir kitap gibisin
Her sayfasında yeniden yeniden okunası.
Sessizliğimse, bu şarkıların nakaratı olsun.
Sen, öyle serin
öyle şirin bak ki,
Kendisinden utansın gecedeki yıldızlar.
Sus ve dinle sessizliğin ağır ve aksak melodisini,
Bak! Nasılda yıldız dolu...
Kayıt Tarihi : 11.5.2001 20:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!