Bu hikaye, yaşamla ölüm arasında bir yerde, kAyıp üLkede geçen sürekli düşüşün anlatısıdır. Hikayenin tümü bir andır, an orada tek zamandır. Kahramanı merak ediyorsanız kahramanlar buraya yakışmaz, kAyıp üLkede kahramanlıktan söz olmaz. Kazandığını ya da kaybettiğini sananlar buraya uğramaz. kAyıp üLkede olan biteni kelime kelime anlatmak da hiç bir zaman işe yaramaz. O yüzden gönül gözünüzü açın, açın ki anlayabilesiniz, anlamasanız da bırakın rüzgarı içinizi ürpertsin. Çünkü bu aynı zamanda sizin de hikayenizdir.
Her şey normaldi, her zamanki gibi. Gidiş gelişler, soluklanmalar, sorumluluklar, mutluluklar, zayıflıklar, savunuşlar, buruk sevinçler, ler ler ler. Okyanusta küçük bir ceviz kabuğu... Arayış yerini kabullenişe bırakmıştı. Zaman zaman kulağına küçük bir serçenin özgürlük türküleri çalınırdı, zaman zaman.
Yalnızlık, ama saf ve gerçek yalnızlık katlanılır bir şey değildir insanoğlu için. Zaman uzadı mı da o bırakmaz bu defa insanı. O yalnız değildi, daha doğrusu yalnız olmadığını sanıyordu demek daha doğru olur, herkes gibi.
Yalnızlık,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,