Ketum odamın içinde, çözünen duvarın köşesinde
Kazıyorum bir çatlağı tırnağımla, tasarımım haricinde
Anıların ateşlediği perdede oynayan yitmiş duygularımın acısı
Başka bir zamanın yolcusu mühim simalar gösteriyor bana
Çökmüş bedenim ve zayıf kemiklerimle kıvrıldığım çürük köşemde
Yaşadığım bir hatıradan firar hayaletler doluyor odama
İzliyorum onları, içleri sevgiyle dolu lütufkâr anları
Gönlümün fütursuzca aktığı, huzur dolu sarhoşluklarımı
Gülümseyen gözler, arkadaşlarım ve kanaatkâr aşklarım
Bir döngüde ebedi, kaybolur tekerrürde ulu kayıp gölgeleri
Hissedemez bu kalp bir daha, sevemez hayatı ve der elveda
Üzülürüm sonra aldırış etmeden hızla yaşlanan ruhuma da
Bilirim kökenini, vücudumda konaklayan hastalığın irinlerini
Seçmeselerdi kurban beni, tüm yaşamım bambaşka olabilirdi
Acılardan ve ızdıraplardan beslenen melun iblislerin gülüşleri
Hatırlatıyor orayı, sancılı rüyalarımda bana beliren kayıp seyyareyi
Derin uzaya gömülü yıldızların arasında gizlenen esrarengiz ışıltım
Zamanın yarığında yankılanan kadim sesleri ve pembe kırmızı yüzeyi
Devasa çöllerinde bilinçleriyle seyahat eden bilge varlıkların silütleri
Tekrar ve tekrar düşlerimde fısıldıyor bana, çağırıyor topraklarına
Açılacaktır işte ancak o vakit ölüm soluyan odamın mühürlü kapıları
Askıya aldığı hayatını nihayetinde yaşamaya başlayacak elemli kalbi
Gülecek acısının yeşeren anısına, bu son oyun zihnindeki sanrısında
Sayıklıyor hücrelerindeki hevesli hışımla, tırnakları kirle kan içinde
Çatlağın arasındadır düşlerim, bedenimse kayıp seyyarenin izinde
Kayıt Tarihi : 4.9.2020 15:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!