Kayıp Şehrin Meftun Muammasısın Nazlıcan

Hayrettin Taylan
1968

ŞİİR


23

TAKİPÇİ

Kayıp Şehrin Meftun Muammasısın Nazlıcan

Kimsesiz armonilerle seni dilsiz gönlüme çaldım. Varolandan, yok olana özetsiz bakışların kaldı. Nur ile su arasında aşkına benzer ışıltılarla uyandım bahtımın minel dünyasına.
Huzurun süvarileri vurdu hüzünlerimi. Seviyordum seni .
-Mutlu olmaya beş muti ezber vardı.
Gönlümüzün kayıp yüklerini arasak kul olduğumuz, gül kaldığımız, küle ramak kaldığımız umulmaz; ama yaşanır sahillerde.
-Damlaların bulsa iç çocuğumun kayıp kentini. İnsan kendine kayıpken başka arayışların içinde bulunması başka kayıptır.
Sonrasızlığın pozunda nemli gözlerini sakla, bana gelirken kentim sevinçten ağlamıştı. Kayıp değildim. Kendimi bulmuştum. Hayat, bazen kendinde aşkı bulup onunla paylaşmaktır. İçimde inşa ettiğin kentlerin gökdeleninde inmedim. Sen sevdikçe modern bir kent olup sevgiler ağardı yüreğimizde.
-Yetmedi ömrümün başkenti oldun. Kayıp kent olamazdın; çünkü en güzelin yaşandığı bu muamma kentimizde kayıplar yoktu. Kayıplar ayıplarla başlar.
Yaşam gözlerinde başlardı.Aşka ışığımız ordandı. Bakışın beslerdi içimdeki kentleri.
*Ayrıntısı kozmik yaşamların sihrinde kalan özetlenmiş hayatımız yoktu. Henüz, günaha alıştırmalarımız yoktu. Kayıp kentlerin hepsi büyük günahlardan sonra yok oldular.
*Büyün büyük kayıpların darası büyük günahlardır. Sen şimdi yoksan, sevdasızlığımızdan değil, oynanan büyük günahın gişe rekorunun getirdiği hüzünsel gelirdendir gülüm.
-Rolümü çalan şeytanın el kentiydim. Sen yokken, senden başkaları Züleyha olup kuyu yerine huyunun kuyusuna attılar.
-Ben de Allah’ın bir kuluyum, nebi değilmişim meğer. Sevgiyle kurduğumuz aşk medeniyetimizin günahkar kralı olarak soyundum soysuz hazların sarayında.Cariyeler çare olmadı senin benden kayboluşuna. Oysa sen yeterdin bu gönül sarayına. Hormonel
Zehirlenişin sisli güncesindeyim.
-Bir erkek masalı yaşatıyor acılar, hazlar, gitmeler, hiç gelmemeler.Memesini günübirlik aşk bebeklerine uzatan çakırkeyf annesinin yaşanmışlık yatağımdayım. Beni de benden aldılar gülüm.
-Karelerinde bir kere mutluluk görülüyor, beni de bir kere çektiler sensiz birliktelikler deminde.
-Ben de derin suların kirli amaçlarına mazi oldum. Ben de kayıp kentimize dinamitler attım.
*Gitmelisin acilen
*Acıların bir çocuk gibi yüreğimde ağlıyor. Damlalarına verecek vicdani meteliğim yok. Etik bir eteğin vardı, duruşunla giymiştim gerçek aşkımıza. Şimdi sana yırtmaçlı bir hayat sunan ihanetin şark kurnazıyım. Hazbazım, başka duyguların cambazıyım.
Neye kar, ney’e sızıdır ders almak istemediklerimiz.
“NEDENİ OLAN, NASILA KATLANIR.” Oysa senin katlanacak nedenin var mı?

Çoğul umutlar şafağında kapatma gün’eşini.Sevdayı böyle uluorta bırakamazsın. Bermuda üçgeninde çözdüğüm içsel üçgen
İçin bu aşk gemisini batırmaya hakkın yok. Aşk günahıyla sevabıyla bir ömür aynı denklemde hep çözüleni , yaşanılanı, güzellikleri sunandır.
Şimdi hangi mutsuzluğun raflarında kendine kayıplar sunuyorsun. Nur ile su arasında kalan hangi ışıltının güncesine bensiz halayıklar sunuyorsun.
-Damlalarına ara vermiş olabilirsin, bu demek değil ki mutlusun. Arkadan bıraktığın acıların iç mimarı iç evini yapıp yapıp yıkarken, hazanlara mevsim olup sensizliğin ikliminde üşürken mutlu olmak senin kayıbın bilesin Nazlıcan
Gidişin tozları birikir bahtının üstünde, beni senden arar huzur ve aşk. Bir bedelin ikramiyesinde affetmek senden ödünç ömür sunar.
-Beni sol yanına ağırlar melekler. Affetmeyi sistem dışı eden algılarını uyarır gerçekler. Her erkek biraz benzer kenttir. Gideceğin yeni kent ben daha kötü olacağına dair kanılar var. Seni uyarıyor, uyarılma.
Evet, dünleri unutmak kendini unutmak gibi zor da olsa. Bazen sıfırı oynamak lazım kendisini isteyen bir için. Çoğalmak hayata, aşka, güzelliklere. Kayıp istemlerimiz var, içimizde kayıp olan duygular var.
-En büyük medeniyetler insanın içindedir.Orda yıkılmayan sözlerle anlatılmayan hatta yaşanamayan yüzlerce kayıp kent ve o kentte aç susuz yaşayan iç çocuklarımız var.
-Haydi, beni doyur senden.Bir başka eskicinin kapısında gönlünü kalaylamayı bırak. Senin tasın da tasan da benim.
-Giyinik suların berraklarında beni ıslatma imkansız sorular şeridinde. Hız yapıp sana geldim, rüyalarımda çıkmıyorsun, kayıp kentlerimde nur gibi ışıldıyor aşk geleceğin.
-Haydi, sana geldim, senli geleceğe ayna olmaya yanaştım.
Al eline al yüreğini, tara beni kayıp kentinde.Büyüsün şehrimizin
Huzuru.Sen huzurun gülüsün, kırmızıyla süslendi sözlerin.
-Haydi sana geldim,kendimden önce.

Hayrettin Taylan
Kayıt Tarihi : 27.11.2011 15:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Hayrettin Taylan