…
Önce gözlerimi kaybettim…
Bakışlarının değmediği yerlerde anladım kaybedişimi.
Kezlerce açıp kapadığım nazarlarım,
Artık bîtâkat kalmıştı olmayışında.
Haykırıyordu sulu sepken hezeyanla;
Kapat diyordu sahibine, neştersiz bir cerahat sonrası yiğitlikle…
Kapat! ! !
Bundan gayrı mahkum et beni,
Kirpiklerinin parmaklığındaki sevdana…
Bir vakit ellerimi kaybettim…
Her sıçrayışta aradığım,
Lakin bulmakta âciz kaldığım ellerin gidince benden.
Parmaklarım birbirleriyle konuşmaz oldu.
Davaları büyüktü nitekim;
Ne kan temizlerdi ne de can,
Sensizlikle cezalandırılan bu küçük topluluğun
Büyük kinini…
Zamanın birinde düşlerimi kaybettim…
Leylî anlarda, yarı ölüm mevziinde,
Kahramanının yalnız “sen” olduğu düşlerimi.
Kapanan her göz senansı yeni bir hikayeye başlarken,
Ben, sen oluyor; sen, bana karışıyordun.
Ben, yine sen oluyor; sen, yine benden öte düşüyordun…
Olmadık bir anda heyecanımı kaybettim…
Sende karşıladığım bayram sabahları,
Yerini buruk matem gecelerine bıraktı.
Güneşin sıcağı kavurdu; lâkin ışığı aydınlatamadı.
Ayın şavkı vurdu; ancak parlatamadı…
Öyle bir an geldi umudumu kaybettim…
Yağız günler en sadık bekçim oldu,
Mutluluğun geri adım koştuğu yüreğimde…
Ne kokusunu içime mühürlediğim gül,renk verdi benzime,
Ne de senli günleri hatırlatan lâleler “dur”dedi çaresizliğime.
Ben yine senle hüküm giymiş meczup edâsıyla,
Elvedaların gardiyanlığında,
Koşaradım uzaklaştırdım mutluluğu gökyüzünden…
Bir vakit gözyaşımı kaybettim…
İsyanı büyüktü “aşk”tan kuruyan eşkimin.
Kirpiklerin tesellisiyle bir avaz daha haykırdılar…
Ne var ki, artık onlar da bîçare kalmıştı.
Sevinç nidâlarıyla akarına koşan yaşlar,
Acı tadını hüzünbaz sahnelerde sunuyordu artık…
Umulmadık bir anda kinimi kaybettim…
Oysa ki ben durmayacaktım!
“Bu kadar kolay olmamalıydı”hezeyanlarıyla,
Dünya savaşlarının tarihini baştan yazacaktım…
“Neden? ? ? ” diye haykıracaktım.
Bana sensizlik darağacında idâm hükmünü veren hâkime.
Sitem yollayacaktım yeni doğan her güne.
Ve…
Susturacaktım sensizliğin her anında yükselen sesleri…
Neden sonra nefesimi kaybettim…
Tüm acılarım bittikten sonra.
Anladım ki o vakit,
“Neden sonra” diye ismini kulağına üflediğim süre,
Seni kaybettiğimin ayrılık rayihalı ilk anıymış.
Kayıplığım, kaybettiğimle kaybolmuş…
Sensizliğin bu denli yaktığı ateşi,
Varlığında yeşerttiğin güzellikler körüklemekte…
Yokluğunun en büyük ceza olduğunu düşünürdüm.
Yanılmışım…
Yokluğunda kaybolan ruhumu bulamamak,
Cezaların en büyüğüymüş…
Dinle sevgili…
Ben şimdi vuslatsız ayrılıkların mevkiinde,
Doğan güneşin karanlığında,
Parlayan ayın zifirinde,
Tüm dertlerin hizalandığı bir geçitte,
Gül tadında günlerin özleminde,
Ümitsizliğin diz boyu olduğu yüreğimde,
Zamanın en vakitsiz süresinde,
Yokluğunla mecnun olmuş vaziyette,
Ömrümün en temiz yanını,
-SENİ-
Kaybettim…
HÜKÜMSÜZDÜR!
Betül MenteşKayıt Tarihi : 1.10.2009 23:22:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!