Kayıp harfler var yaşadığım şehirde, mahallemde, sokağımda. Kaybolan bir çocuğun sitemi, ağıtları, kavuran ağrısı sıtma sıcaklığında sarıyor her yeri. Kayıp harfler var odamda, bir köşede duruyor biliyorum, belki üşüyor. Bulmalıyım onları, giydirmeliyim üstlerini, yedirmeliyim, içirmeliyim. Kayıp harfler dolaşıyor yüreğimde. Çıkın artık çıkın, nefessiz kaldım denizinizde...
Kayıplarımı arıyorum şimdi. Harflerimin peşine düştüm köşeleri dolanıyorum teker teker. Harflerle birlikte aslında kendimi de arıyorum. Bir köşede seni beklerken unutup kaybettiğim kendimi bulmaya çalışıyorum. Ellerimin boş kapanmasını hazmediyorum zaman akarken. Aslında, hiç tamamlanmıyor eksiklerim. Kayıp harflerim, hep kimsesiz kalıyor. Her seferinde bir başkasıyla el ele tutuşturup, sahile bırakıyorum onları. Şarap kadehlerini dolduruyorum, boş ellerine veriyorum. Yudumlarken birbirlerine sıkıca sarılsınlar istiyorum. Kaybolmak öyle yapışıyor ki üzerlerine, yine salınıyorlar ayrı caddelere.
Güzel Mavi’m artlarından bakakalıyor öksüzce. Kimsesizliğini bir kere daha koyuyor önüne. Düşünüyor… Nice sevdalara şahitlik yaptığını, nice gözyaşlarını bağrına bastığını, insanların ve kelimelerin her yaşadıklarında ona koşmalarını izlediğini düşünüyor. Düşünüyor… Kimsesizliğini düşünüyor tüm bunlara rağmen.
Çakıl taşlarına kucağını açtığı günü hatırlıyor. Tuzlu ve iyot kokulu olmasına rağmen, onu sevdiklerini düşünüyor. Kendini “Acı” olarak düşünüyor Mavi. “Tarif etsem beni, ancak bu kelime anlatabilir” diye geçiriyor içinden. Kimsesizlik, yalnızlık, ıssızlık hepsi acıya gebe… Buna inanıyor.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Kayıplarımı arıyorum şimdi. Harflerimin peşine düştüm köşeleri dolanıyorum teker teker.
..
Güzel Mavi’m artlarından bakakalıyor öksüzce. Kimsesizliğini bir kere daha koyuyor önüne. Düşünüyor…
..
Mavi de koşmaya başlıyor kaybolan kelimelerinin ardından koşmaya. Üşüyor, acıkıyor onlar gibi. Sığınmak istiyor bir sahile. Islak derisini kurulamak istiyor sanki kumlarla, ya da gözyaşlarına ortak arıyor sessizce. “Islanırken de, sesimi duyan olmamıştı” diyor. Tek başınalığı iyi biliyordu. Bunca zamandır, kendiyle paylaştı ya kimsesizliği. Kayboldu, kalabalıklar buldu onu ama hep kimsesizdi. Tıpkı kelimelerim/in gibi…
..
...............
mavi, şiir ve düşler kimsesiz kalınca; su da üşür..
kelimeler ıslanır hüzün dolu günbatımlarında..
çare susmaktır belki de...
.....
kelimelr gibi hep mavi kalın
çok çok güzeldi yine..
kutlarım sayın KOCAEVLİ
Sözcükler kundakçıymış,yangını kelimeler çıkarırmış...
Yeni duyduğum bir söz,kaybolan harflerini bir an önce bulup daha çok kelimeler türetmen ve o kelimlerle okuyanların içine su serpen,yanması gerekenleri yakman dileğiyle.Sevgilerimle
varolduğumuz mavinin tonlarında yaşamın bilmecesi gizli sanki.....coşkuludur kimsesizliği anlatan her harf.....ıssızdır yürek
tebrikler funda'm.....
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta