Doyumsuz bir coğrafyanın dalgalı koyundayım, dudağımda sabırsız sözcükler
Üzerimde gök, ufkumda maviler, aşkın oltasını titretiyor ruhumdaki gelgitler
Bir gülüşün resmini çiziyorum evrene, gövdemin dört bir yanında kelepçeler
Bir yaşamak, bin ölmek sahnesi hayat, ilençli düşlerimizi bile çaldı haramiler
Ötesini hiç bilmediğimiz bir düş devriâleminin içinden çıkıp yürek süreriz şiirlere, göğsümüzdeki ağrıların yamalıklarıyla aşkın bayramlarına hazırlanırız çocuklar gibi. Ötesini hiç dinleyemediğimiz bir düş şarkısının notalarından yaşanmışlıkları ayıklarız, kendi ruhumuzun müziklerini yaratmak için, içindekilerin ne olduğuna bakmadan. Zoraki bir yaşamın ve kıymetini bilmediğimiz var oluşların terkisinden izleriz hep hayatı, ayaklarımız toprağa basınca, yorgun bedenimizi yaşamın ovalarına atınca başlar kendimizle yüzleşmemiz.
Dünya var olalı beri çirkin ve soğuk,
Erken içeceğimiz bir ilaç gibi.
Tadı dudaklarımızda acımsı, buruk.
Bu saatte gözyaşları, yeminler,
Boş bir tesellidir inandığımız.