Hani insan çok değerli bir şeyini kaybeder, aklı onda kalır da dip köşe hep arar ya her yerde. İşte öyle bir şeydi benimkisi. Bir tutku olmuştu arayışım git gide sanki. Fakat eşya değildi ki gidip bir yenisini satın alsam, yerine koysam… Yıllardır arayışım bitmedi benim. Geçenlerde okulumuz mezunlarıyla İzmir’ de buluştuk. Bu öykümü onlarla paylaştım:
Zor yıllardı. Yokluktu, yoksulluktu. Toprak çoktu. Fındık, mısır tonlarca. Olsa neye yarar? Ürün para etmezdi ki… Hayvanımız da çoktu. Söylemesi ayıp; sağılan üç manda, dört inek… Yavruları hesaba katmayın. Fakat onların yağını, sütünü, peynirini kim pazara götürüp orada başını bekleyecekti? Köyümüzle şehrin arası yedi kilometreydi. Sadece haftada bir gün şehre inme şansımız olabilirdi.
İşte o yıllardı devlet parasız yatılı öğretmen okulu sınavlarını kazanışım. Karadenizli olmama rağmen devlet bizi Elazığ’ a yerleştirmişti. Çünkü Samsun henüz öğretime hazır değildi. Ağabeyim de Rize Yapı Sanat Okulunda okuyordu aynı koşullarda. Babam bir ay birimize, gelecek ay diğerimize harçlık gönderebilirdi. Ustaydı. Kış mevsiminde de Karadeniz ikliminde ev yapılmazdı ki… Ne yapsın garip? Altı çocuğa nasıl para yetiştirsindi? ...
Şubat tatili yaklaşmıştı. Babamdan para yerine sadece kısa bir mektup geldi;
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
birinin ötekine sığınma ihtiyacı, ya da birinin ötekini kanatları altına alma sahiplenme duygusu. sevginin farklı versiyonları......
.....ve hayatın cilveleri.
beğenerek okudum teşekkürler Hanfendi.....
Yurdagül Abla'ya ulaşıldığına ve iletişim kurulduğuna sevindim.
Edebiyat'ın iletişimdeki gücünü ve işlevselliğini bir kez daha görmek adına bu kroniğin payına düşeni yerine getirdiğine inanıyorum.
Gözleriniz aydın Sayın Kalem.
Her aradığımızı bulmak bu değin kolay olabilse keşke.
Erdemle.
Gönülden kutlarım kaleminize sağlık Naime Hanım Yurdagül Hanımın soyadını biliyormusunuz eşim Erzincanlı teyzeleri Vecihe Akdemir ve Hatice Akdemir de Elazığ öğretmen okulunda okumuşlar bir bilgi sahibi olabilriz belki
aziz dost saygıları sunuyorum biraz gec cevap yazdım bir yakınımın kızının cenazesine gitmek için kısa bir sure sayfadan ayrı kaldım,
yaram sızım kanadı acılarım depreşti o zaman da her şey vardı ama birileri bizlere layık görmedi kurulan ekonomik çark bizleri hep dişlileri arasında ezmek için hazırlanmıştı da kimilerimiz ancak çkabildik o dişlilerin arasından yara bere kırık dökük içinde, bizlere degil sevmeyi görmeyi yaşamayı dahi layık görmediler sadece nefes alacak kadar inkan biraktılar, yaşadıklarınızın aynısın sadece bir satırımı her şeyi anlatırmı bilmem
HALA ALAMADIGIM VE BEDELİ 65 LİRA OLAN AYAKKABININ İZLERİ VAR YÜREĞİMDE
Bazen anamın resmini görürüm
Bazen de babamın nasırlı ellerini.
Dalarım işte öylesin zaman zaman
kah bugday tarlasına, kah hayallerine.
söylenirim kendimce, yoksa şarkı mı söylüyorum
dalıp giderken gözlerim. ellerim uzanıyor
bir elim diğerini tutmuş, gibi,
ellerini tutuyorum bazen de sarı başakları.
hani diyorum ya vay anasını,
kenarından geçerken son model arabalar,
özlemini çektiğim günler yerine
bazen toprak kokusunu, bazen agır tezek kokusunu
ciğerlerime.
babamın çömelişleri gelir gözlerimin önüne
çarığı gibi yırtık parmaklarında
yaktığı sigarasının dumanında
gözleri uzaklara dalarken
köşede babamı gözetleyen anamda durgun
artık düzelmeyen kambur beliyle
elinde çalı süpürgesiyle
süpürürken bazen yerleri belki de bazen hayatını
toz toprak zamanıdır harmanın oldugu zamanlar
kuş sesleri karışır zaman zaman yanık bir aşk türküsüne
kahreden yalnızlıkların hırsıyla
bazen topraga vururum kazmayı, bazen de kaderime
iki damla yaş dökülür gözlerimden
anam biter yanı başımda de hele oglum neyin var diye
yok ana bir şeyim yok derim ama yine de
ama gözlerin ıslaktır senin oğul.
diyemem ki seni özlediğimi diyemem ki
Bir kez daha 'anı/ öyküdeyim..'
Benzer anılar yine canlandı gözümde.. Öğretmenimi tekrar kutluyorum..
Yüreklerimizin bir yerlerinde Yurdagül abla gibi kayıplar var anıları hep duran, her hatırlandığında yüreğimizin sızladığı, gözlerimizin ıslandığı...
O yıllar yokluğun yaşandığı yaktığı yıllardı ama bir o kadar sağlam dostluk ve arkadaşlıklar vardı, paylaşma vardı. Şimdilerde kaybettiğimiz değerler vardı... Kısacası kos kocaman yürekler vardı... Yokluk, olduğundan çok dostluklar vardı...
Arkadaşlıklar kardeşlikten öteydi hastı, saf katışıksız, yalansız, çıkarsız dı...
Paransının bahsini etmenin ayıp sayıldığı; Paylaşmanın huzurunun bilindiği yıllardı... Ne güzel yıllardı hep özlediğim, özlemle andığım kayıplar, yokluklardı...
Saygın Dostum Naime Hanım Geç kalmanın mahcubiyeti ile Harika öyküyü ve dostumun naif yüreğini sonsuz Kutluyorum... Saygımla...++
öyküyü duygulanarak okudum,
anlatım mükemmel,bir baba olarak
empati yapmaya çalıştım,
okulda kal demek ne kadar zor olmuştur
yüreğinize sağlık hocam.
Ellerin dert görmesin, yüreğine sağlık. öykü, şiir, 'ben öğretmenim, bu bir öğretmen hasretinin ifadesidir' diyor. saygı, sevgi, selam meslektaşıma ***10*** (+)
İşte insan olabilme sanatı...
ahde vefa duyanlardan etsin yüce mevlam kutlarım mana derinliği yüksek olan bu güzel şiiri ve siz güzel yürekli insanı nicelerine hocam
Bu şiir ile ilgili 96 tane yorum bulunmakta