Kayıp Şiiri - Yorumlar

Mehmet Tekerek
12

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Dağa sırtını dayamış küçük bir köydü orası. Evlerin bulunduğu yerden köyün tam karşısına bakıldığında, uzakta sıralanmış dağlar köyü ve yaylayı seyreder gibi dururlardı. Bir de, yaz sıcaklarından yanmayalım diye karlı tepeler köye doğru serinlik üfürürlerdi. Gece gündüz dağlar hep bizimle sayılırdı. Köyün hangi noktasında olunursa olunsun sıra sıra dağları görmek mümkündü. Uzak duran o dağlar, köyde yaşayan herkesin aşkını da acısını da bilir gibiydiler. Dağlara bakarak kim bilir niceleri dertlerini anlatmışlardı. Onlar da uzaktan duymuşlardı herbirşeyleri. Dağlar günün değişik zamanlarında yine değişik çehreye bürünürledi. Örneğin, sabahları yarı sisle kaplı olduğunda, yüzü uykulu gibi olurken, öyle vakti güneş tam tepesinde olduğunda, sanki gözleri kamaşnmış gibi parlardı. Akşama doğru ise hüzünlü gibi, boynu bükük anlaşılmaz bir çehresi olurdu dağların.
Köyün nerdeyse bütün toprak damlarının ön cephesi ve önlerindeki çardak, dağları görecek şekilde kurulmuştu. nasılsa.
Akşam üzeri köylüler tarladan bahçeden evlerine gelip de ellerini yüzlerini yıykadıkdan sonra, çardaktaki serilmiş sofraya oturup da yemek yerlerdi. Yemekte ayran içerlerdi. Yemek yendikten sonra ise çaylar gelirdi. Sonra sırtını bir direğe dayayıp da çayını yudumlarken, dağlar onun karşısında olurdu hep. İçten içe kimselerin duymayacağı şekilde dağlara bakarken mırıldanmalar olurdu. belki. Bu dağların öyküsü bitmez tükenmez olmalıydı. Nice tarihler hayatlar yaşamış olmalıydı bu dağlar.

Bahçede yalnız bir çocuk oynuyordu. Kendi kendine bir tür oyunlar yapmaya çalışıyordu. Ayakkabısını çıkartıp bir kenara atmıştı. Toprağa dokunuyor, toprağa dokunmak kendine özgü bir tad veriyordu ona. Bahçe evden ikiyüzmetre uzaklıkta bulunuyordu. Etrafı buğday ekili tarlalarla kaplı olan bahçe, yeşil bir ada gibi görünürdü uzaktan bakıldığında. Buğdaylar yarı sarı yarı yeşildiler daha. Bahçede şeftyali, incir, iki büyük zeytin, bir kaç nar ve etrafında ise, belli aralıklarla dizili kavak ağaçları vardı. Çok az, sızıntı halinde bir su çıkıyordu ve bütün bahçeyi yavaş yavaş dolaşıyordu. Kulak verildiğinde biyerlerde suyun şırıl şırıl akmakta olduğunu duymak mümkündü.

Yumuşak toprakta yürümek hoştu. Bazen toprağı eliyle havaya savurdutan sonra duruyor, toprak yağmur gibi üzerine dökülürken o sade gözlerini kapatmakla yetiniyordu. Sonra topraklı ellerini yüzüne sürüyordu. Bahçenin kenarında durup da uzun uzun ekin tarlalarını seyrederdi. Sarı yeşil ekinler hafif esen rüzgarla o yana bu yana dalga dalga yerlere kadar eğilirken toprağı da öpüyor seviyorlardı sanki. Küçük kuşlar ise ekinlerin üzerine inip inipde kalkıyorlardı. Çocuk, olduğu yerden bu manzaraya öyle dalmış bakarken bir rüya görür gibiydi. Manzarayı seyrederken içinde anlaşılmaz bir tuhaflıklar oluyordu. O an bir kuş olup da kanatlarını açtıktan sonra ekinlerin üzerinden kayarak ta karşı dağlara kadar uçuyor uçuyor uçuyordu. Sonra, uçan kuşlar gözden kaybolana kadar onların arkasından bakıyor ve sonra yine dalıp gidiyordu.

Tamamını Oku

Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta