Bir gün bir arkadaşımı çaya bekliyorum. Daha doğrusu o çay içecek, ben kahve. Çünkü çay içmem ben. Saat üç sularında geleceğini söylemişti. Baktım, saat daha bir. Benim de kütüphaneye gitmem gerekiyor. Arkadaşım gelinceye kadar, kütüphaneye gider dönerim diye düşündüm. Mudurnu küçücük bir kasaba. En uzak yer, benim yürüyüşümle yirmi dakika. Yine de işi sağlama almak için kapıya not yazdım arkadaşıma. ”Gelince kütüphaneye telefon et. Saat üçte geleceğim,” diye yazıp, notu kapıya sıkıştırıp evden çıktım.
Arkadaşım gelip döner belki diye acele edip, saat üçe doğru geldim eve, baktım not kapıda duruyor. İyi; demek arkadaş henüz gelmemiş. Eve girer girmez mutfağa daldım.Çayı ocağa koydum, arkadaşım için çayın yanına birşeyler hazırladım. Elim de bir çabuk ki, yarım saatte birkaç çeşit aperitif çıkardım, Mengen aşçıları gibi. Arkadaşım her an gelebilir.
Saat dört oldu arkadaş gelmez, beş oldu - altı oldu gelmez. Allahallah! Nerde kaldı bu kadın! Derken saat yediye doğru telefon etti arkadaşım. Ben ona ”nerdesin? ” diye kızacaktım ki, o beni azarladı ”nerdeydin? ” diye......Bu ne demek şimdi! Sen hem gelme, hem de zeytin yağı gibi üste çık.
Meğer bana gelmiş ama, merdivenlere tırmanırken, kayınvalidem çevirmiş onu “Kemraan evde yok,” diye. Haspinallah! ...... Böylece arkadaşım, kendisine yazdığım notu okuyamamış.
Başka bir gün de komşuya kahve içmeye gittim, onbeş dakika sonra döndüm. Çünkü servis bekliyorum. Çamaşır makinem günlerdir arızalı. Bekle gelmez bekle gelmez.......Akşama doğru telefon ettiler, “Geldik, sizi bulamadık,” diye. Oysa evdeyim sabahtan beri. Meğer, günlerdir beklediğim servis gelmiş ama, onları da çevirmiş kayınvalidem, “Kemraan evde yok,” diye..... Beni yok sanıyormuş- muş.Ya sabır!
Yine bir gün, öğrencilerimi bekliyorum. Kaç sene önce oldu bu hadise. Temizliğimi bitirdim, merdivenleri süpürdüm, sildim, içeri girdim.Yağmurlu bir gündü. ”Çocuklar ıslanacak,” diye geçiriyorum içimden......Gelmediler...........Merdivenlere çamurlu ayakkabılarla çıkan sekiz- on çocuğu görünce kayınvalidem; “Merdivenleri batırdınız, Kemraan daha yeni temizledi,” diye fırçalamış çocukları. Onlar da dönüp gitmişler.......Akşama doğru öğrendim bunu. Sonra bana demez mi “Ben ne bil’im senin öğrenciler olduğunu,” diye....En sonunda, “Kapıya gelene karışmayın,” diye uyarmak zorunda kaldım kendisini.
Bu olaydan birkaç gün sonra İstanbul’a gittik eşimle.Üç gün sonra döndük. Gelir gelmez sordum kayınvalideme:
- “Anne! Beni arayıp soran oldu mu? ”........Çünkü kapıya her
geleni görebilir, hemen bitişiğimde evi.
Umursamaz bir tavırla yanıtladı:
- Ohoooo! Nece gelen o(l) du.
Meraklandım. Acaba kimler geldi?
- “Kimler geldi? ....... Evde yoklar,” deseydiniz deyince, ne dese beğenirsiniz:
- “Sen - karışmayın - dedin deye, hiç ses etmedim Kimsiniz deye de sormadım. Neme lâzım! ....Zili çaldıla çaldıla gitdile.”
Sonra ne mi yaptım? Hiiiiiiç! ...... Ben bu davranışlara çoktaaaaan alıştım.Bu ilk değil ki......
Kâmuran EsenKayıt Tarihi : 24.6.2004 09:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Kâmuran Esen](https://www.antoloji.com/i/siir/2004/06/24/kayinvalidem-11-ani.jpg)
kalemin hic susmasin emi !!!!
Bunlar birer senaryo olur...
Dikkat edin çalmasınlar.
Bu arada dondurma ne oldu.:))
Nice kaynanalı yıllara.Ve sevgilere......
TÜM YORUMLAR (5)