Ağır gelmesin
Çiğ vurmuş kızıl yaprakların
Asırlık dallarına,
Bu kış da düşsünler bırak...
Adsız, umarsız değilsin,
Arın tüm fazlalıklarından
Utanma, kal çırılçıplak!
Kara gözlüm bu ayrılık yetişir,
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
Devamını Oku
İki gözüm pınar oldu gel gayrı.
Elim değse akan sular tutuşur
İçim dışım yanar oldu gel gayrı.
Ayların sırtında yıllar taşındı,
TEŞEKKÜR: Yorumlarıyla desteklerini esirgemeyen dostlarıma ve Antoloji.com'un değerli seçici kuruluna teşekkürlerimi sunuyorum.
Ne olur esirgeme nefesini çocuklarından,
Her tepede, nağme nağme mırıldan;
Esirgeme şarkılarını Kaz Dağlarından…
----Osman hocam bu güzel şiirinizi ve sizi kutluyorum günün şiiri ve şairi olmayı hak etti
Türk Mitolojisinde önemli bir yer tutan kayın ağacları efsanesine göre; bir kültürün ve dolayısıyla bir dilin kendini idrakiyle başlayan süreçte ortaya çıkan, dış dünyayı algılama ve kendini onun içinde kendince anlamlı bir yere oturtarak yorumlama, gelenekselleşen dünya görüşü veya halk felsefesi doğrultusunda bütün yenilenmelere rağmen tamamen ve kolayca ortadan kalkmazlar ve bir ölçüde hayatiyetlerini yeni oluşumlarda yer alan izleriyle devam ettirirler. Türklerin ortaya çıkışında ağaçtan yaratılma veya kayın ağacı tarafından doğurulmuş olduğuna dair ve buna bağlı olarak da kayın ağacının kutsal kabul edildiği.bu nedenle adak veya dilek bezleriyle dilek dilendiğini biliyoruz. Kökleriyle yeraltını, gövde yeryüzünü, dal ve yapraklarıyla da gökyüzü temsil eden kayın ağacı kutsallaştırılmış bir yaşam sembolü ve hayat ağacı olarak kabul görmüştür.
Kayın kelimesinin bütün Türk dillerindeki yaygınlığı, eskiliğinin ve erken dönemden itibaren Türk düşüncesindeki önemi 'kayın' kelimesinin 'kadın' anlamına da gelmesi, onun doğurgan olduğu anlamını ön plana çıkarmıştır.
Kolayca soyulan sağlam ve dayanıklı olan kabuklarından dam örtüsü, suya ıslatılıp ayrılan liflerinden kumaş yapılıp çadır ve giysiler yapılmıştır.
Kayın ağacı ile ilgili bu genelbilginin yanında literatürde pek fazla yer almayan ve vurgu yapılmayan bir kayın ağacı özelliği, ağacın gövdesinin çizilmesi halinde dışarıya çıkıp akan ve ağaca saplanacak küçük bir kıymık yardımıyla da toplanabilen özsuyudur. Ağız sütü kıvamındaki kayın özsuyu, adeta kadın ağacının/ananın sütü olarak tasavvur edilmiştir.
Günümüzde kayın sütü daha çok mide hastalıkları başta olmak üzere geleneksel halk ilacı kimliğine yakın bir şekilde ikincil bir konumda üretilip tüketilmektedir.
Şiiri okuyunca şairin bu mitolojiden yola çıkarak yazdığını zannettiğim harika şiirin başlığının bile ne kadar anlamlı olduğu ortaya çıkıyor içeriği ise yukarıda bahsettiğim bütün açıklamaları içinde barındırıyor.
Bu çerçevede yaptığım değerlendirmeye göre harika bir eser ortaya konulmuş.
Bu güzel eseri yazan güçlü kalem değerli insan Osman Aktaş kardeşimizi ve şiirini canı gönülden kutluyor böyle bir eseri ortaya çıkaran ve günün şiiri seçen seçici kurulu da ayrıca tebrik ve teşekkür ediyor saygılarımı gönderiyorum.
Bu destansı şiirin değerli şairini yürekten kutluyorum...
ANTOLOJİDE GÜNÜN ŞİİRİ SEÇİLEN * KAYIN AĞACI * ADLI ÇALIŞMASI İLE OSMAN AKTAŞ'I ŞAİR ARKADAŞIMI CANDAN KUTLARIM....
Antolojide Günün Şiiri seçilen şairimizi ve şiirini kutlarım.Tebrikler (Kayın Ağacı) Adlı şiiri Antolojide günün şiiri olarak seçilmiştir şiirini okumaktan ve günün şiiri olmasından mutluluk duydum tebrik eder kutlarım sizi.Başarılarının devamını dilerim.Saygı ve Sevgilerimle +.+
Günün şiiri olarak bir kere daha okumaktan çok mutlu oldum. tebrik eder, başarılarının devamını dilerim.
tebrikler..
Gövdesi ve yapraklarıyla muhteşem bir gölgeliğe sahip olan kayın ağacı, yazın parlak yeşil yaprakları, sonbaharda kızıla döner , kışın sarıya dönen yapraklarını dökülür toprağa, doğanın varoluş döngüsünde ilahi dansını icra eder, hoş anlatımıyla çok güzel bir şiir okudum şairimizden...
Güne gelmesinde emeği geçen seçili kurulu, şiir ve şairini canı gönülden kutlarım saygılar...
Su yanar yüreğimizin tenhalarında ve dilimizde ki tüm ah'lar gölgelidir.
Ne kül eksik olur ömürde ne güneş gökyüzünde...
Bütün şarkılarımız bu yüzden merttir...
Güne fazlasıyla yakışan şiiri gönülden kutluyorum...
Saygı ile..
Türk medeniyetinin yüceliği ve insancıllığı destanlarından, mitolojisinden ve kendi kültürel kimliğinden kolayca anlaşılabilir..
Yeter ki o milli heyecandan ve köklerine bağlılığından gurur duyan aydınları, yazarları, şairleri, edebiyatçıları olsun, eserleriyle bizleri buluştursun..
İşte Prof. Osman Aktaş.. 'Bir Yaratılış Efsanesi' isimli manzum eseriyle gönüllerimizi fetheden bilim insanı...
Bugün, 'Kayın Ağacı' şiiriyle Günün Şiiri tahtında.. Kendisini ve bu güzel şiirini yürekten kutluyor, başarılı eserlerinin ve şiirlerinin devam etmesini diliyorum..
''Tanrı Acun yarattı,
Yıldızlar sıralanır,
Felek uğurlu döner,
Gece gündüzü örter.'
'Anonim Türk Şiiri' işte... Orijinilani yazsam, yine anlarız sanırım. Ama zamana uygun olsun istedim..
Niye koydum yoruma? 'Çergeşen' geçiyor şiirin hikayesinde de ondan..
Çergeşme, Öz Türkçedir.. Gökte yıldızların, ayın 'düzenli bir biçimde dönmelerini' anlatır.. Ve hala 'Çerge' sözcüğü Anadolu'da kullanılmakta, 'göçebe çadırı' anlamına gelmektedir! Yani 'üstümüzü örten gök' gibi...
Demek oluyor ki gök 'çark, çıkrık' gibi dönmekte ve adına şimdilerde 'Çarkı Felek' denen düzeneklerde sürdürmektedir.. Arapça felek, gök anlamına geldiğine göre, ne nereden gelmektedir, nerelere uzanmaktadır, medeniyetimizin kökleri ne kadar derinlerdedir bilinmesinde 'çok büyük' yararlar vardır!
'Kayın Ağacı' nerelerden geliyor, niye şairin belleğinde bu kadar iz bırakmış, bir ağacın mevsimlerinde hangi hatıralar can buluyor 'Bir Yaratılış Efsanesi' isimli manzum eserinden bölümler alayım, birlikte okuyalım...
'Bozkurt Destanı' bölümünden..
Bozkurt dişiydi
İnsandan daha bilişliydi
Vücudunu dayayıp yiğidin vücuduna
Kendi ısısını
Yiğidinkiyle birleştirdi.
Ölümsüz kayın ağacının
Gövdesini andırıyordu genç adam...
Bazen kımıldar gibi oluyordu
Bozkurt ou kesik yerlerinden
Bir kuzuyu yalar gibi yalıyordu
Diliyle bir dirilişin destanını yazarken
Ölümsüz gücünü kan yapıp yiğide veriyordu.'
Evet... Bozkurt'tan doğuyordu Çinlilerin, kesip doğradığı bir yiğitten on yiğit!
Bizim destanımızdı.. Bizim 'MİTOLOJİMİZ...'
O 'GÖVDESİ KAYIN AĞACI' kadar dirençli Türk oğullarına şunları söylüyordu:
'Ve bir sabah...
Güneş henüz doğmadayken
Baba, çocuklarına bir bayrak
Emanet etti...
Burnuyla aldığı nefesiyle
Doldurdu ciğerlerini
Göğsü kabarmış
Gözleri eskilere dalmıştı.
'Bu bayrak size emanetimdir, dedi...
Hiçbir zaman yere düşürmeyiniz
Ölmek durumundayken bile...
Koruyacaksınız bunu
En olmaz haldeyken bile...'
Bir medeniyet, 'özünden getirdiği' kültürel değerleriyle, kutsallarıyla sürdürebilir varlığını... On binlerce yılın ötelerinden, atiye doğru ancak o kültürel mirasla sonsuzluğa varabilir...
Ve ardından: 'Asla şüphem yoktur ki, Türklüğün unutulmuş büyük medeni özelliği ve büyük medeni kabiliyeti bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkunda yeni bir güneş gibi doğacaktır!' diyen Mustafa Kemaller gelecektir...
Osman Bey, Kardeşim..
Sizinle 'gurur duyuyorum...'
Sizinle hem şiir okuyor, hem de 'KÖKLERİME YENİ BİR ŞEVKLE, İSTENÇLE YENİDEN BAĞLANIYORUM..'
Sağ olun, var olun Kardeşim.. En samimi tebrik ve teşekkürlerimle... '
Bu şiir ile ilgili 34 tane yorum bulunmakta