Kayda değer hadislerden_4 Şiiri - Mehmet ...

Mehmet Asa
226

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Kayda değer hadislerden_4

İbnu Ömer radıyallahu anhüma anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: 'Cibril aleyhisselam bana, bir ilaç öğretti. Bu bütün hastalıklara devadır. Ayrıca dedi ki: 'Ben bu ilacı Levh-i Mahvuz'dan istinsah edip yazdım.' (İlacı şöyle tarif etti :) 'Dam üzerinden akmayan yağmur suyundan temiz bir kaba alırsın. Üzerine Fatiha suresini yetmiş kere okursun. Bir o kadar da Ayetü'l-Kürsi'yi, bir o kadar kul eûzü bi-Rabbi'n-Nas'ı, Lâ-ilâhe İllallâhu vahdehu lâ şerike leh. Lehül mülkü ve Lehül hamdü yuhyi ve yümit ve hüve hayyun lâ yemutu bi-yedikel hayr ve hüve ala külli şey'in kadır'i okur. Sonra yedi gün oruç tutar ve her gün bu su ile orucunu açar.'

İbnu Abbas radıyallahu anhüma anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: 'Şifa üç şeydedir:

- Bal şerbeti.

- Kan aldırma.

- Ateşle dağlama.

Ancak ümmetimi dağlamaktan menediyorum.'

Bir rivayette: 'Balda, hacamat olmada şifa vardır.' denmiştir.'

Hz. Aişe radıyallahu anha anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: 'Eti bıçakla kesmeyin. Çünkü bu, yabancıların işidir. Siz dişlerinizle kemirerek yiyin. Çünkü bu, sıhhat ve afiyet için daha iyidir.'

Hz. Ebu Hüreyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm kâfir bir misafir ağırlamıştı. Derhal onun için bir keçinin sağılmasını emretti. Keçi sağıldı. Kâfir sütünü içti. Sonra diğer bir keçinin daha sağılmasını emretti. (Adam doymadı) . Bu sûretle tam yedi keçinin sütünü içti.

Adam yatıp, sabah olunca müslüman oldu. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm bir keçi sağılmasını emretti. Sütünü adam içti, sonra ikinci bir başka keçi daha sağıldı. Fakat bunun sütünü tamamen içemedi. Bunun üzerine Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm: 'Mü'min bir mideye içer, kâfir ise yedi mideye içer' buyurdular.'

Sevbân (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın yanına Fâtıma Bintu Hübeyre, elinde altından iri yüzükler (Feth) olduğu halde gelmişti. Hz. Peygamber (aleyhissalâtu vesselam) , kadının ellerine vurmaya başladı. Fâtıma da hemen (oradan sıvışıp) Resülullah'ın kerimeleri Fâtımatu'z-Zehrâ (radıyallâhu anhâ) 'nın

yanına girdi. Ona Resülullah (aleyhissalatu vesselâm) 'ın kendisine olan davranışını anlattı. Bunun üzerine Hz. Fâtıma (radıyallâhu anhâ) boynundaki altın zinciri çıkarıp: 'Bunu bana Hasan'ın babası Hz. Ali (radıyallâhu anhümâ) hediye etti' dedi. Zincir daha elinde iken Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) yanlarına girdi ve şunu söyledi:

'Ey Fatıma! Halkın: 'Resülullah'ın kızının elinde ateşten bir zincir var! ' demesi seni memnun eder mi? ' dedi ve böyle diyerek oturmadan geri dönüp gitti. Bunun üzerine Fâtıma (radıyallâhu anhâ) zinciri çarşıya gönderip sattırdı, parasıyla bir köle satın aldı ve onu âzad etti.

Bu olanlar Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'a anlatılınca: 'Fâtımayı ateşten kurtaran Allah'a hamdolsun! ' buyurdular.'

Huzeyfe'nin kız kardeşi (radıyallâhu anhâ) anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: 'Ey kadınlar cemaati! Süs eşyanız gümüşten olmalıdır. Sizden hangi kadın altınla süslenir ve onu izhâr eder (yabancıya gösterirse) , mutlaka onunla azaba maruz kalır.

Bünâne Mevlâtu Abdirrahman İbnu Hayyân el-Ensâri anlatıyor: 'Hz. Aişe'nin yanına, üzerinde ziller bulunan bir kız getirildi. Kızın zilleri çıngır çıngır ses çıkarıyordu. Hz. Aişe (radıyallâhu anhâ) : 'Sakın ha! zillerini koparmadan onu yanıma getirmeyin! ' dedi ve ilâve etti: 'Ben Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) 'ın: 'Zil bulunan eve melâike girmez' buyurduğunu işittim.'

Ebü Dâvud, Hâtem 6, (4231) .

Hz. Ebü Hüreyre (radıyallâhu anh) anlatıyor: 'Resülullah (aleyhissalâtu vesselâm) şöyle buyurdular:

'İğreti saç takana da, taktırana da, bedene dövme yapana da, yaptırana da AIIah lânet etsin! '

Buhârî, Libas 86, Tıbb 36; Müslim, Libas 119, (2124) : Nesâî, Zinet 25, (8,148) .

Hz. Câbir (R.a) anlatıyor: 'Resûlullah (S.a.v) bana: 'Allah'ın meleklerinden olan Arş'ın taşıyıcılarından bir melek hakkında rivâyette bulunmam için bana izin verildi' dedi ve ilâve etti: 'Onun kulak yumuşağı. ile ensesi arasındaki uzaklık yedi yüz senelik mesâfedir'

Hz. Enes radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı vefata götüren hastalığı şiddetlendiği zaman, halka namazı Hz. Ebu Bekr radıyallahu anh kıldırıyordu. Pazartesi günü, cemaat saf olmuş halde namaza durduğu sırada Aleyhissalatu vesselam hücresinin perdesini açtı, ayakta olduğu halde bize bakıyordu. Yüzü sanki bir mushaf yaprağı gibi (uçuk) idi. Sonra tebessüm ederek güldü. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm'ı (böyle) görmenin sevinciyle namazı bozayazdık. Hz. Ebu Bekr derhal safta namaz kılmak üzere geri çekildi. Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm7ın namaza geldiğini zannetmişti. Ancak Aleyhissalatu vesselam, bize işaret ederek namazı tamamlamamızı söyledi ve perdeyi indirdi. O gün vefat etti.'

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

'Allah Teâla hazretleri şöyle ferman buyurdu: 'Kim benim veli kuluma düşmanlık ederse ben de ona harp ilan ederim. Kulumu bana yaklaştıran şeyler arasında en çok hoşuma gideni, ona farz kıldığım (ayni veya kifaye) şeyleri eda etmesidir. Kulum bana nafile ibadetlerle yaklaşmaya devam eder, sonunda sevgime erer. Onu bir sevdim mi artık ben onun işittiği kulağı, gördüğü güzü, tuttuğu eli, yürüdüğü ayağı (aklettiği kalbi, konuştuğu dili) olurum. Benden birşey isteyince onu veririm, benden sığınma talep etti mi onu himayeme alır, korurum. Ben yapacağım bir şeyde, mü'min kulumun ruhunu kabzetmedeki tereddüdüm kadar hiç tereddüte düşmedim: O ölümü sevmez, ben de onun sevmediği şeyi sevmem.'

Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

'Cennette birtakım odalar vardır. Dışları içlerinden, içleri de dışlarından görülür.'

Bunu işiten bir bedevi ayağa kalkıp: 'Bu odalar kim(ler) e ait ey Allah'ın Resulü? ' diye sordu. Aleyhissalatu vesselam: 'Sözü güzel yapan, yemek yediren, oruca devam eden, gece herkes uyurken namaz kılan kimse(lere) ait! ' buyurdu.'

Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

'Allah Teâla hazretleri diyor ki: 'Ben, kulumun hakkımdaki zannı gibiyim. O, beni andıkça ben onunla beraberim. O, beni içinden anarsa ben de onu içimden anarım. O, beni bir cemaat içinde anarsa, ben de onu daha hayırlı bir cemaat içinde anarım. O, şayet bana bir karış yaklaşacak olursa, ben ona bir zira yaklaşırım. Eğer o, bana bir zira yaklaşırsa ben ona bir kulaç yaklaşırım. Kim bana yürüyerek gelirse ben ona koşarak giderim. Kim bana şirk koşmaksızın bir arz dolusu günahla gelse, ben de onu bir o kadar mağfiretle karşılarım.'

Buhari, Tevhid 15, 35; Müslim, Zikr 2, (2675) , Tevbe 1, (2675) .

Amr İbnu Abese radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

'Kim müslüman olduğu halde, saçından bir kıl beyazlarsa, bu, Kıyamet günü onun için bir nûr olur. Kim Allah yolunda bir ok atarsa, bu düşmana değse de değmese de, atan için bir köle azadı yerine geçer. Kim mü'min bir köleyi azad ederse bu onun için cehennemden bir azadlık vesilesi olur: Her bir uzuv için bir uzvu ateşten kurtulur.

Tirmizi, Fezailu'-Cihad, (1634) : Nesai, Cihad 26, (6, 26) : Ebu Davud, Itk 14, (3966) .

Amr İbnu Abese radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

'Kim müslüman olduğu halde, saçından bir kıl beyazlarsa, bu, Kıyamet günü onun için bir nûr olur. Kim Allah yolunda bir ok atarsa, bu düşmana değse de değmese de, atan için bir köle azadı yerine geçer. Kim mü'min bir köleyi azad ederse bu onun için cehennemden bir azadlık vesilesi olur: Her bir uzuv için bir uzvu ateşten kurtulur.

Tirmizi, Fezailu'-Cihad, (1634) : Nesai, Cihad 26, (6, 26) : Ebu Davud, Itk 14, (3966) .

4651 - Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: 'Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki:

'Kıyamet günü aziz ve celil olan Allah şöyle buyuracak:

'Ey ademoğlu! Ben hasta oldum beni ziyaret etmedin! ' Kul diyecek:

'Ey Rabbim, Sen Rabbülâlemin iken ben seni nasıl ziyaret ederim? ' Rab Teâla diyecek:

'Bilmedin mi, falan kulum hastalandı, fakat sen onu ziyaret etmedin, bilmiyor musun? Eğer onu etseydin, yanında beni bulacaktın! '

Rab Teâla diyecek:

'Ey ademoğlu ben senden yiyecek istedim ama sen beni doyurmadın? ' Kul diyecek:

'Ey Rabbim, ben seni nasıl doyururum. Sen ki alemlerin Rabbisin? ' Rab Teâla diyecek:

'Benim falan kulum senden yiyecek istedi. Sen onu doyurmadın. Bilmez misin ki, eğer sen ona yiyecek verseydin ben onu yanımda bulacaktım.' Rab Teâla diyecek:

'Ey Ademoğlu! Ben senden su istedim bana su vermedin! ' Kul diyecek:

'Ey Rabbim, ben sana nasıl su içirebilirim, sen ki Alemlerin Rabbisin! ' Rab Teâla diyecek:

'Kulum falan senden su istedi. Sen ona su vermedin. Bilmiyor musun, eğer ona su vermiş olsaydın, bunu benim yanımda bulacaktın! '

Müslim, Birr 43, (2569) .

Ebû Saîd el Hudrî (r.a.) ’den rivâyete göre, Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurmuştur: “Cennetliklerin en aşağı derecede olanı seksen bin hizmetçisi ve yetmiş iki karısı vardır.'Subhanallahi velhamdülillahi velâ ilâhe
illallahü vallâhu ekber' in bir özelliğinden biri Bu cümleler onun,Cennette dikili agaci olur cennette bulunan kızıl yakuttan uçan atların iki kanadı bulunur tirmizi

Mehmet Asa
Kayıt Tarihi : 5.11.2010 20:29:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Mehmet Asa