Kaybolmak Şiiri - Hadi Kuranlıoğlu

Hadi Kuranlıoğlu
102

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kaybolmak

Irak yoldan geldim..
Merhamet eyle!
Biraz olsun yamacında soluklanayım.
Koy elini göğsüme, bırak sende yok olayım..
Ruhumun taş ocaklarında dövülüyor harflere can veren kireçten tabletler..
Ben ki hikmet mahrumu zavallı bir çırak, kaderinde nasıl var olayım..?
Batıyor kalbime harf harf, kokundan keskin çiviler..
Senin toprağından, senin kilinden yazıldı alnıma ilk kelimeler..
Sol göğsümün altını dağladı, üç bin beş yüz yıllık keder.
Kish şehrinden çıktım yola, doğmamıştı ceddimin ceddi daha..
Ne cahilde, ne bilgede vardı, varlığına dair yanıt.
Oysa karşımdaydı ruhunun heybeti, o ihtişamlı anıt..
İvriz Suyu’ndan yudumluyordun, bereketin düşmüştü toprağa..
Ötelerin ötesine basmıştım mührünü, var mıydı varlığımdan öte şeksiz şüphesiz bir kanıt?
Doğrulmaya kalksan duaya dururdu Tuvana kralı önünde, üzüm salkımı ve buğday başakları ellerinde..
Rahmet saçıyordun en kesif karanlığa..
Tutup ellerimden çıkarıyordun beni bir lahzada bakışından süzülen aydınlığa..
Hem annemdin, hem babam..
Geçse de onca sene, bağrımdan söküp atamadığım son elveda.
Babamın dilinden dökülen masumiyet.
“Sus zarar verirler evladım sana” sonra kalbinden yansıyan hakikat.
“Susma, selamlasın seni her daim mazlumiyet”.
Ben ki aczi mutlakta bir beşer nasıl var olayım kendi kendime..?
Olamamış annesiz İsa Mesih bile..
Kendimi var etsem diyelim ki bir başıma,
senden hüzmeler avuç avuç saçılır ruhuma.
Uykum kabuslara gebeymiş meğer, tutarsam düşmekte olan bir masumu elinden..
Düşmanım olsa neyse de Züleyha asılır hiç acımadan gömleğimden..
Yarım kalmış aşkım, sevdam, kalbim, aklım, yarım kalmış evim barkım..
Tamamlamaya yok kimsenin bir bahanesi..
Sevincimi kuyuya atmış kardeşlerim..
Öksüz kalmış babamın cenazesi..
Rüyadan uyanırım acı gerçeğe, uyanırım acımasız bir kabusa!
Çocuklar avludan seslenir, taş bir avludan..
Tebeşirle pencereler çizerler duvarlara..
Dört duvarın, demir kapıların, kelepçeli kolların ve özgürlüğe hasret zamanların bebekleri ağlar durmadan..
Ciğerini vermiş bir genç annesine..
İster ki annesi kız kardeşi, kız kardeşleri kavuşsun öz nefesine, kurtulsun işkenceli sorgudan..
Yankısı duyulmuyor hiçbir sesin, hiç kimsenin..
Bir tufan, bir afet, bir cehennem ki sesi içine kaçmış herkesin.
Ne anıt, ne yazıt, ne sen, ne ben, ne aşk ne bela..
Bekleme; sarmasın kolların beni, yok bendeki derde deva..
Sorma nedir muradın..
Ne ayrılmak, ne kavuşmak..
Kelepçeli bir elin elvedasında;
kaybolmak, kaybolmak, kaybolmak…

Hadi Kuranlıoğlu
Kayıt Tarihi : 17.10.2024 18:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yaşam; hem yaşama cesareti olan hem de gerçeğin peşine düşenleri kucaklar. Dudaklarında bir ıstırap kuruluğu.. Yüzünde hiçlik çöllerinin yanığı… Ruhun sonsuz aşk şarabından bir yudum tadıp buraya indiğinde, ruhunda uçuşan Ya-Sin kelebekleri gibi Kaf ve Nun tezgahında dokunuyor sözcükler, cümleler…

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!