Antakya’dan esintiler getirmişti seni
Ey çocuk.
İskender’lerin uğrak yeri,
Seleukos’un kurduğu şehrin
Müstesna duyarlı insanı...
Sıcak yürekli, güzel insan Kaybolan Çocuk....
Sen Ressamsın,
Sen Karikatüristsin,
Sen şairsin yüreğin sevgi dolu...
Haydi konuştur ressamlığını,
Sen yaşamın resmini çizebilir misin
Çizebilir misin yoksulluğu,
Ayakları yalınayak,
Ayakkabılarının altı delik çocukları
Alıp karbon kağıdını,
Yoksulluğu,haksızlığı karikatürize edebilir misin?
Öyleyse al eline tuvali çocuk
Başla, Harbiye’nin muhteşem şelalesini çiz bize,
Yalçın kayalıklarını,Ormanını,börtü böceğini
Yani içinde barınan her şeyini doğanın resmet...
Sonra yürü o cennette
İçinde patlayan volkanları, cehennemi resmet.
Sen yaşından büyük, olgun çocuk
Yaşın 22 ama,
Çoğu bildiğini bilmez, aptal çoğunluk,
Yaşın küçük,
Bildiklerin çok büyük,
Boğarlar seni çocuk
Boğarlar seni kaybolan çocuk...
Kaybol görünme fazla Tiran’ların gözüne
Çocuk-mocuk demeden kestirirler gözlerine...
Miller çekerler o ölmez fikirlerine...
Dur daha değil zamanı gelmedi gözlerine görünme...
Sen Ülkemin resmini çizebilir misin çocuk,
Bir tarafta senin benim alın terimle,
Malına mal katan mutlu azınlığın resmini,
Diğer tarafta kira parasına,
Bir çorba uğruna,
Canlarını dişlerine takan namuslu çoğunluğun
Resimlerini çizebilir misin
Haydi vakti geldi çık ortaya
çiz güzel yürekli çocuk,
Sen iyi bir ressamsın,
Noktasına virgülüne halel getirmeden çiz
Sen iyi bir karikatürist sin
Ülkemi soyanları çiz,
Yer altı ve yer üstü kaynaklarımızı satan
Hainleri çiz,
Sen iyi bir Şairsin
Mücadelemizi dök kağıda
Haykır korkusuz yüreğinle
Bak Tiranlarda artık tırsıyorlar
Korkma Kaybolan Çocuk korkma
İçinden ne geçiyorsa onu yaz...
Arkanda bu ülke için canını feda edecek
İnsanlar var...
Sen varsın, ben varım, biz varız
Yemin ediyoruz bu ülkeyi sattırmayacağız....
Kazım Doğan
18.05.2008
Kayıt Tarihi : 22.5.2008 15:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şair,Ressam ve karikatürist bir gencin hayat hikayesinden esinlenerek yazılmıştır...
Durma öyle karşımda
Başlasana çalışmana
Çiz de yüreğimin gözlerini
Göster devasa eserini
Önce bir palet oluştur
Acılarımın kan damlayan karelerinden
Tuvalinde çaresizliğimin ağıtları
Kirpiklerimde saçaklanan yaşların
Kronolojisi olsun
Fırçan
Yüreğimin dili olup bastırsın
Derin darbeler bıraksın fonda
Kulakları
Dedikodu fısıltılarıyla sağırlaşan
Dilleri
Yalan dolanlarla lallaşan
Bir başkasının sıkıntılarını görmezden gelenlerle
Sırt çeviren vicdan yoksullarına
Yüklesin sorumluluklarını
Hüzün vursa da yine köstekli saate
Ümitsizlik domalsa da kayıp giden yıldıza
Hırçın dalgalar kıskanıp
Yok etse de köpükten çiçekleri
Zamansız olsa da
Yağdır karları ressam
Çek siyahlara
Aktan fermuarını
Denizin mavisi güneşin sarısı
Ayın gümüş rengini
Geçir fırçana
Oynat bileğini göster kendini
Gerçekler damlasın paletinden
Her çizgiden fışkırsın umut seli
Öyle bir eser yap ki
Sakın
Hayallerin kervanı
Uzayıp gitmesin
Takılıp da seraba
Kalmasın ümitsizliğin ortasında
Çatırdayan topraklarda
Susuz kalmış yaseminler gibi her şey
Terkedilmiş saatlerin
Alarmını kurdukça geceler
İçimdeki korkuların
Çığlığını
Yüreğimi benzi atmış haliyle
Gözlerimden taşan yaşların
Kirpiğimde buz tutan saçaklarını çiz
Çiz de Ey Ressam
Bir daha ayrılmasın
Ağzı süt kokan bebeler analarından
Bir daha bırakılmasın
Cami avlusuna masum evlatlar
Oğullarımız
Kızlarımız
Kurtların
Çakalların sofrasına meze olmasın
Ey ressam
İşte şahit oldunsa
Efsane eserine
O evladın
Yüreğinde ardı ardına
Patlayan bombaları çiz
Hey ressam
Başarınla
Kucağında bir çanta
Olay mahal’ini terk ediyor bir gonca
Binlerce sonsuzlarca
Teşekkürler senin yüreğinin fırçasına
Alkışlar yükseliyor bu tabloya
TARIK ARIK
tebrikler dost
selamlarımla
TÜM YORUMLAR (18)