bu başı karlı koca dağ bendim gülüm
yamacımda al beyaz gelincikler papatyalarım sen kokardı...
şimdi yokluğunda ağız dolusu küfür savuruyorum
seni götüren teyyarenin ...
gamzelerinin çukuruna dolunay gömmüşüm
geceye karalar giydirmişim yıldızlarını pul pul söküp
yakamoz öldürmüşüm geceler boyunca göksunun serin sularında
yokluğuna bin kahır bir o kadarda küfür edipte...
verandanın soğuk duvarına yaslanıyorum
sokuluyor hayalin sıcacık göğsüme omuzuma yalnızlığım yaslanıyor
hüzün ölüm gibi ardımda nefes nefese
titriyor kötürüm kesilmiş dudaklarım adını andığımda lal olmuş dilim
düşüyor yere gözlerimden
göz yaşlarıma sıkıca tutunmuş buram buram sana özlemim...
bir mumun cılız isli alevi kadar mıydı hükmü
bu dağlar gibi sevdanın...
istanbul kadar büyük
bir damla göz yaşı düşer ateş topu misali kızkulesi açıklarına
yanar istanbul benim yandığım kadar...
bir vapur kampanası ardından tren ıslığı
say ki akşam gece iniyor perde perde münzevi kimsesizliğime...
tenha çıkmaz bir sokakta
sürüklenen bir ayak sesine bir yudum ılık nefese kokuna muhtacım
şimdi kızılca bir hüzün giyinir
bu koca istanbul yeni kapı sırtlarından beyazıta tırmanan
kasabalı gök kanatlı martının çakır gözlerinden
koca kent düşer marmaranın serin sularına derinden bir ah kadar...
kayan her yıldız ıslak düşüyor
mavilerini yitirmiş göğümden yüreğimi kemiren acımdan
örselenmiş düşlerimin ben yanından bir damla kan damlıyor istanbul kanıyor...
Hasan ODABAŞI
Kayıt Tarihi : 4.4.2021 23:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!