K / aya / Bak-(Kalp)
Karpuzlarda yemyeşil çubuklu bir pijama
Kabalık yapıp duran şuna bak, şu kıla bak
Kaç bin tonluk dağları teraziye koyan kim?
Kabara mı çakıldı aklına hey ara bak!
Koşma boşu boşuna kapalı pencereler
Kafa kâğıdına sor, ağarır nasıl afak?
Kapkaranlık gecede fırtına yangın deprem
Kama çak Toroslara yapmasınlar kaçamak.
Kalk, doğrul, Bismillâh de, hareket et kıskıvrak
Kalp denilen köşkünde zikretsin çalsın plak
Kızılırmak misâli akar, koşar bu saat
Kart takmasan boşuna çalışır trak trak
Kara toprak çağırır duymaz da ne yaparsın?
Kasap bile değilsin ellerin kir ve pasak
Kâhin oldun mübârek, güneşle kıydın nikâh
Kaş yapayım diyordun, göz çıkarıp oldun şak
Kaldır bakışlarını kör aynalar üstünden
Kabarık bulutları incelten şu kıra bak
Kâtibim kola gömlek, emânet han-ı yağma
Kamu malı diyerek uzanmayan el umak
Kılıç çeken gökleri ham armut toplar gibi
Kasalamak dururken, şeytan der kamalasak.
Kızılca bir kıyamet, sırat değil ticaret
Kaparo verme boşa, ter ü temiz ora pak.
Kaldırıp takvimlerden yaz, baharı, getir kış
Kayısı dalda ağlar, üşütmeden ısı yak
-II-
Kal sat diyordun ya sen, satmadan oldun taslak,
Kasa tamtakır şimdi, ceketi silip asak.
Kalay çekersin kalay, tasın olduysa yalak,
Kay yukardan aşağı,gerçeğin mumunu yak.
Kalf yerinde ey zevzek, yeter ettiğin lak lak
Katalog çıkarma hiç, işte saha gol atak.
Kayık pislik kokuyor bizden istiyor kıyak
Katliam eyleyene utanmadan mail tak.
Kalas taşırken aklın, göz bakar salak salak
Kaya düşer başına derdini çeker ayak
-III-
Kapama gözlerini hakikate dön de bak
Kaçak her gün kaçamaz, tövbe eyle gel kaçak
Kırılan her umutta, kabristanın çağrısı
Kazak bir adam yatar, siz durunda biz kazak
Kahpe dünya söz duymaz, Yusuflar düşer tek tek
Kapak koyamazsın ki, her kuyuya bir kapak
Duymuyor kulakların, sağır sultansın bay Ka;
Kayak diyorsun halâ, yukarı doğru kayak.
Kâr mı yaptın sanırsın, ağzına fermuar tak
Kavak boyun kısalır, çiçek açmaz hiç kavak
Kâmil insan elini öpmez ise bir çırak
Kabak çiçek açanda gül sanır kendin kabak
Mustafa CEYLAN
***
EKREM YALBUZ(Aşık CİNASİ) Hocamız'dan:
Ateşlerde ayrışır, madenlerin cürufu
Karat; mücevher için, kele kâfi bir tarak.
En önde bir başına, sağa sola bakmadan
Kaç ok yedi ki göğsün, seni saydılar koçak.
Anla neden meyvesiz! Noel’in ağaçları
Kaç lale büyütse de, çamı kesen el alçak
Ekrem YALBUZ
Mustafa CeylanKayıt Tarihi : 27.8.2009 19:04:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir mi şiir işte? ! (Bir KALP Denemesi)
İlk fırsatta deneyecem.
Emek ve birikim açıkça görünüyor şiirde.
Yüreğinize sağlık, teşekkürler...saygılar
FORMÜL ÇÖZER GİBİ, ANLAMINI ,YAPISINI, BÜTÜNLÜĞÜNÜ KAVRAYARAK OKUMAKTAN MÜTHİŞ HAZ ALDIM,İSTİFADE ETTİM..HER İKİ DEĞERLİ ŞİİR ÜSTADINA, HOCALARIMA
SAYGILARIMI GÖNDERİYORUM
Canı gönülden kutlu/yorum
Selam sevgi ve saygılar
Sergül VURAL
Sanma şahım.....herkesi sen.....sadıkane....yar olur
Herkesi sen...dostun mu sandın...belki ol....ağyar olur
Sadıkane..belki ol.......alemde bir...........didar olur
Yar olur..ağyar olur.....didar olur.............serdar olur
Şiiri normalde diklemesine de okusanız aynı. Müthiş bir sanat ve estetik.
TÜM YORUMLAR (7)