Kavalın Dilinden Bahar Türküleri

Fatma Doğan
76

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

Kavalın Dilinden Bahar Türküleri

FATMA DOĞAN
KAVALIN DİLİNDEN BAHAR TÜRKÜLERİ
Bir bahar sabahı, seher yeli gelip tıklattı sessizce kapımı,
Açtım ki bir kaval, içli içli bir türkü ile beni çağırıyordu, nefes nefese.
Gün elleriyle avuç avuç yeni saçmaya başlamıştı şulelerini,
Bir meşalede ben kaptım en parlağından, kendi hisseme.
O ışığa doğru yürü dedi içimden bir ses itekledi beni,
Yola düştüm çaresiz kapıldım kavalın büyülü sesine
Bir kulağıma yanık yanık kaval üflüyordu nefesini,
Bir kulağıma neşeli türküler şakıyordu cıvıl cıvıl, yüzlerce kuş.
Seslerini duyan kim varsa uyandırmak istiyorlardı kendi dilleriyle
Bu seslerle derin uykusundan uyanıyordu sanki
sağımda solumda masallarda ki tüm uyuyan güzeller.
Sura üflenmiş gibi diriliyordu yürüdüğüm yollarda, ölümden sonra yaşam.
Nasıl bir diriliş ve uyanış yaşanıyordu toprağın her bir karışında?
hayatın tetiğine basıyordu tek bir el, El-Hayy adıyla
ben patika yolda yürüdükçe, doğa kuşanıyordu yedi rengi, bahara selam durup.
Ağaçlar çiçeklerle yarışıyordu boyanmak için ala pembeye.
Ben hala çekiliyordum kavalın sesine doğru yavaş yavaş
Kavalın her bir deliği başka bir sevgilinin sesinden bir tatlı bir nameyi süzüyordu
Belki bin sevgili dile geliyordu her bir nefes alıp verişte.
Küçük çiğ damlalarına yazıyordu sevgililer en güzel kelimelerini her meşkedişte
bir papatyaların bir sümbüllerin, bir şakayıkların dudağına damlıyordu aşk
Hafif bir sabah meltemi okşuyordu yemyeşil çimenlerin yüzünü seher vakti.
Hepsi ahenkle salınıp şükreder gibi, göğe doğru açmışlardı ellerini.
Nasıl etmesinler ki? nasıl canlanmıştı toprağın gönlü, can suyuna doyunca.
Nasıl güneşe dönmüştü yüzleri, apaydınlıktı alabildiğine göğün gözleri.
Bereket damla damla yağıyordu yağmur damlalarına tutunup, saf ve berrak.
Toprak ananın şefkatli kollarına bırakıyorlardı kendilerini salına salına
Emindiler çünkü sadece o vefalı kollar kendilerini kucaklayabilirdi ancak
Nasıl bir manzara tuvalde böyle güzel durabilir ki?
Hangi tezgahta dokunur ki böyle yeryüzü ilmek ilmek?
Hangi ses bu huzurla dinletir ki? Kaval sesinden başka doğanın bestesini?
Nasıl bir seyir zevki veriyor böyle?
Nasıl bakakalıyorum insan hayran hayran.
Ve iç çekip, papatyalar sümbüller ve şakayıklarla beraber kocaman.
Koskoca bir şükür döküyorum yüreğimden,
benim de avuçlarıma damlıyor bereket damlaları.
Bir çeşme başında bir garibin elinde karşılıyor beni içli içli çalan kaval,
o çalıyor ben dinliyorum.
Her namesinde bir başka sevdanın bestesini gizlemiş meğer
Ben kendi sevdamı duyana kadar hiç bıkmadan dinliyorum.
Kaval her nefesinde senden bir hayat üflüyor bana,
Her namesiyle gönlümde yeni şarkılar besteliyorum
Bir seher yağmurunda ıslansın gönlüm,
bir kaval gelip çalsın beni benden yanık bir türkü ile
Sen türkü ol dokun yüreğime ben duyarım sesini
Sen yağmur ol yürüdükçe dokun ayaklarıma ben anlarım
sen yeter ki dokun bazen bir çiçeğin kokusuyla,
Bazen bir yudum suya sakla kendini bu çeşmeden içtiğim gibi
Seher yelinden önce sen çal kapımı sen tıklat
ilk sen üfle nefesinle kavala ilk sen çağır beni
Kavalın dilinden bana baharın türkülerini dinlet.
(FATMA DOĞAN 15 EKİM 2024/TURHAL)

Fatma Doğan
Kayıt Tarihi : 28.10.2024 15:35:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!