Susuyorum,
Mühürlü dudaklarım, dillerim kekeme.
Susuyorum,
Dillerim lal, dilim, dişim kilitli.
İşte yine aynı döngü, aynı yörünge
Unutuldu, unuttuk el kadar bebeklerimizi.
Bana dokunmayan bin yıl yaşasın misali
Başımızın üstünde gezdiriyoruz, zehirli yılanları.
Parçalanıyorum,
Parçalıyorum ben beni.
Baş edemiyorum, taşıyamıyorum
Zangır zangır titreyen bedenimi.
Ruhumda bir darağacı,
Boynumda yağlı sicim urganı
Biri tekme atsa, itekleyiverse idam sehpamı.
Candan, canandan geçtim,
Ömrümden, ömründen de vazgeçtim.
Nefes almakmış, bana ne!..
Yaşamakmış, bana ne!..
İçim almıyor,
Gözyumuşumu, kabullenişimi bu kahpe dünyayı.
Susmuyorum, susmayacağım da
Mühürleyemezsiniz dudaklarımı.
Dillerim kekeme,
Hece hece söyleyeceğim hissettiklerimi.
Tecavüz edilen, öldürülen, katledilen bebeklerimizi,
İstiyorum, istiyorum çocuklarımızı.
Görmek istiyorum, bahçelerde bağlarda koşarken,
Duymak istiyorum, kahkahalar atarken,
Dinlemek istiyorum, şarkılar söylerken,
Seyretmek istiyorum,
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarında dans ederken,
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı'mızı kutlarken,
Duymak, duymak istiyorum “Andımız’ı” okurken.
Can borcumuz var,
Kan borcumuz var,
Hayat borcumuz, yaşam borcumuz var
Ben, ben seve seve veririm canımı, kanımı
Geri, geri, geri istiyorum
Geri getirin,
Geri verin,
Verinnn, verinnnn, verinnn!..
Haykırıyorum!
Duymuyor musunuz?
Türkçe konuşuyorum, anlamıyor musunuz?
Diriltin, diriltin öldürülen, katledilen el kadar çocuklarımızı.
Yaşatın, yaşatın, öldürdüğünüz, katlettiğiniz yavrularımızı.
Gülsen YükselKayıt Tarihi : 9.11.2018 09:16:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
beğeniyle okudum
TÜM YORUMLAR (1)