Katır İnadı / Anı
Yıl bin dokuz yüz atmış beş mevsim bu mevsim buğday tarlasında buğday biçiyoruz
Öğlen yemeğine oturduk yığının dibinde hava sıcak mı sıcak başka gölgelikte yok oda ne bizim katır yine kazığı sökmüş komşunun buğdayına doğru gidiyor babam koş dedi çevir şunu koşup çevirdim bir daha çaktım kazığı yere ve koştum sofraya doğru yaklaştım ayağımdaki ayakkabılarım kara lastik ve arkaları kopmuş koşarken acelemden çıkarmaya uğraşmamak için geriye doğru ayaklarımdan fırlattım aman Allah ım olacak iş mi bu şimdi ayağımdan geriye doğru fırlattığım ayakkabının teki tepemden yay gibi dönerek sofranın ortasındaki yegane katığımız olan tastaki şeker şerbetinin içine düşmesin mi bende ağlamaya mecal kalmadı şaşkınlığımdan gülüyorum sofrada annem yengelerim amcalarımın hanımları ağabeyim herkes gülüyor babam öfkeli bana hala gülüyor mu sun birde diye bağırıyor ama ne yaparsın ki olan oldu bir kere o gün katıksız yufka ekmeği ile ekin biçmeye mecbur kaldık ama inanın bu gün her çeşit katık olmasına rağmen o günlerin tadı yok dostlar siz ne dersiniz….
08 / 07 / 2007
Denizler ortasında bak yelkensiz bıraktın,
Öylesine yıktın ki bütün inançlarımı;
Beni bensiz bıraktın; beni sensiz bıraktın.
farkına varamadığımız neler kaybettik...
ahh neler...
herşey ekmek değil...
selam ve saygılar yüreğinize...
Bu şiir ile ilgili 1 tane yorum bulunmakta