Katil Ebe Şiiri - Özgür Can Kaygısız

Özgür Can Kaygısız
65

ŞİİR


2

TAKİPÇİ

Katil Ebe

Aslında belki her ölüm bir başlangıçtır
Ya da her var oluşun bir sebebi vardır.

O iki balık kim bilir kimlere yar oldular
Birbirine aşık iki güzel insana belki
Belki o palamutlar bir doğuma vesile oldular
Yazık onlara değil de sana ve bana belki

Ölen balıklar olsun, senin canın sağ olsun, üzülme
Anlamlandırmaya çalışırken gelmeyişini
O sert iletini
Bırak ben hüzünleneyim
Hem akordeon ve flüt eşliğinde keder
İnan beni mutlu bile eder.

Belki de sen haklısın:
”Ne yazık ki balıklar boşuna öldüler! ”
Ama belki boşuna tutulan onlar değil
Bahtsız ve buruk bir kalptir, artık senin değil.

Belki çiçek boşuna soldun böyle çabuk
Belki bu aşk boşuna söndü çok yazık.

Belki gelseydin burası hoşuna giderdi
Bir şiirimi okurdum sana, sana yazdığım
Mest olurdun
Belki birer kadeh şarap içerdik
Gelecekten söz ederdik
Gülerdik gelseydin.

Erler sordular girişte: “Arkadaşınız nerede?”
Sevmiyormuş diyemedim, bilemedim
Önce tabağını aldılar sonra sandalyeni
Durun diyemedim.
Birisi mumu yaktı, mumsa canımı yaktı, anlamı yoktu
Çektiğim ıstırabı kimse anlamıyordu.

Belki yanıldım
Bunu aşk sanmışım, boşuna yanmışım
Belki ben yanlışım, belki sen, belki yanlışız
Belki Peyami SAFA haklı, yalnızız.

Ne uyuduğum belliydi ne uyandığım, uyandım
Emin de değildim vazgeçmiş de, vazgeçtim
Küçük bir umut taşıyordum, o da kırıldı
Aşk için yaşıyordum, bana darıldı

Elini tutup sana okuyamadım
Boşuna yazıldı “Akrostiş Ötesi”
Sensizliğin canına okuyamadım
Alnıma yazıldı işin en kötüsü.

Mevsim biter, göğe dolar turnalar, kırlangıçlar
İzler durur birbirini bitişler, başlangıçlar
Aşkım biter, şiir doğar, katil ebe
Aslında belki her ölüm bir doğuma gebe, katil ebe.

Özgür Can Kaygısız
Kayıt Tarihi : 15.3.2011 19:13:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Yüksek lisansta hoşlandığım bir kızdı. Onun da bana karşı boş olmadığını hissedince teklif ettim, kabul etti. El ele tutuşup kütüphaneye gittik. Kadıköy'de bir kafede bir şeyler atıştırdık, lafladık. Az bir meblağ olduğu için hesabı ödemesine izin verdim. Kafamda onu nefis bir yemeğe çıkarmak ve asıl orada tam anlamıyla yakınlaşmak vardı. Tamam demişti, hafta sonu gideriz. Cumartesi akşamı Kalamış'taki DG restoranda iki kişilik romantik bir masa ayırttım. İkimiz de çalışıyoruz sonuçta ve 2-3 gün görüşmemiştik. C.tesi öğlen mesaj attım, balık yeriz diye düşünüyordum ve biraz da teyit almak istedim: "Erler balıkları tutmuşlar, mazeret kabul etmiyorlar." Şakaydı tabi, balıkları erler tutmuyor. Cevap geldi: "Ne yazık ki balıklar boşuna öldüler!" Belki sormam gerekirdi, hayırdır, n'oldu, niye gelemiyorsun diye. Mesaj sert geldiği için soramadım. Nezaketen o yazar belki diye bekledim, o da yazmadı. Ölüm gibi bir şey oldu ama kimse ölmedi. Rezervasyonu iptal etmedim. Kalamış'a gittim. DG restoranı bilenler bilir, nefis bir ambiyans, akordeon ve flüt çalıyor orta yerdeki sahnede iki kişi. Erler sordular girişte: “Arkadaşınız nerede?” Sevmiyormuş diyemedim, bilemedim. Gösterilen masaya oturdum, garsonlar geldi. Önce tabağını aldılar sonra sandalyeni, Durun diyemedim. Birisi mumu yaktı, mumsa canımı yaktı, anlamı yoktu. Çektiğim ıstırabı kimse anlamıyordu. Kâğıt-kalem istedim...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!