İnsan sevdiğine, sadece elindeki gülleri vererek yeterince sevdiğini gösteremezdi. Aşkın aroması geçicidir. Gerçekten sevenin gösterdiği gül elinde kalırdı. Çünkü dikeni kendi kanıyla yapışmıştır. Ve insan karşındakine ancak, dikenin tesiri sayesinde pereştiş edebilirdi. Yüreğin altyapısı haz değil, acıdır. Zira ona verdiğin gülü değil, göstermediğin külü koklamasıyla yaşanırdı kusursuz sevdalar... Yalnızca duyular ile karşılık verilen aşk, katıksız bir hazdır.. Hiç kimse sıradışı görünmez, çünkü hepimiz sadece dikenleri görünen, olgunlaşmamış birer gül ağacıyız. Kendinizi sevmeye devam edin, kimse sizi umursamasa bile.. Issız çöllerde bile kıpkırmızı güller açmışsa, kalabalığın içinde sen ıssız değilsin. Bilakis kalabalık senin yanında ıssızdır. İsteyen gelir koklar sizi, ama hiç kimseyi hayat bahçenize kök salacak kadar sevmeyin. Şiddetli bulutlardan kaçıp, susuz bırakmayın elinizdeki gülleri, sizi anlayışla sulayacak ve uğruna soluklanacak insanı bulana dek...
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta