* Kasiyun Dağı Şiiri - Fatma Doğan

Fatma Doğan
76

ŞİİR


7

TAKİPÇİ

* Kasiyun Dağı

FATMA DOĞAN

KASİYUN DAĞI

Sen ki, Bilad-ı Şam’ın, kanlı şafağında,
defalarca başını giyotine yaslamış, şehit ve şahit dağsın.
Cihanın en yaşlı ve en yaslı yüreği sende atıyor olsa da,
ruhun yine de ilk günkü gibi azametli ,hala dipdiri, dimdik ve sağsın.
Kabilyan ve yabani pıtıraklar yapışsa da ,sırtına giydiğin taş baskılı hırkaya,
ve katarakt bağlasa da için için ağlamaktan Yakubi kirpikli gözlerinin irisi.
Hala Toprağına düşen her Habilin yüreğini saklıyor bir yerlerde yedi veren tohumlar.
kanlı gömleklerini bağrına basıyor, yüzüne süre süre kıraç yüzlü anaç ve babacan yüreğin.
Sende bağrına bastığın, o şahit olmuş şehitler gibi,
ölüp ölüp , bin kez dirilmeyi mi dilersin lahuti simalı bir gülüşle,
şehadetin demli kanına doymayacak demek ki bir türlü, kıyamete dek ne damarların,
ne de alnı kınalı dorukların.
Oysa katil ruhlu, ateş ibikli adamlar da bir doymadılar gittiler,
ibriklerinde ki kanla seni sulamaya.
usanmadılar hala, tanrılarına çürük ve kokuşmuş adaklarını sunmaktan.
iki büklüm Belin kaldırmaz artık, diyordum,
üst üste yatan ölümün külçeleşmiş yükünü.
Sen yine de kızılcık şerbeti diyorsun ya sorana ,
Kan kusup koluna sildiğinde, her defasında kanlı tükrüğünü
Ey Kasiyun! ,zirvelerinde dört dönüp duruyor tarihin tekerrür tekeri
At koşturuyor eteklerinde, toynaklarından ateşler saça saça çağdışı kalmış çağlar,
Ağıt eğiriyor saç telinden daha ince ,
gıcırdayan çıkrığı ile ak saçlı, poşu yaşmaklı, alnı çatık bulutlar ,
burnundan soluyor bilesin sana, alev alev bilenen ,harla tutuşmuş volkanların hermetik bacaları.
Kucağında ne civanları devirdi de namertlik, bir karganın merhameti kadar edemedi tezgahlarda satılan kardeşlik
ne çınarların budandı yamaçlarından yedisinden yetmişine ey Kasiyun! ,şimdi nasıl kıraçsın
yere serildi kıyım kıyım Kerbelada, Ademin nüvesi, insanlık.
kıydılar çelik zülfikarlara, vicdanınını merhametini, kuma gömenlerin bakır kızılı, çatal dilli ihanetiyle.
nasıl bir çırağı bedenin, ey Kasiyun DAĞI?
Cayır cayır hem yanar , hem yakar ,yaş kuru demeden teni tenine değeni.
Ey Kasiyun Dağı! İlk isyan bayrağı dalgalanırken zirvende? gözüne mili kim çekti ,hatırlıyormusun,
Ölümü nasıl da kendisi öldürdü ,şehadetle dirilterek hiç bilmeden, Kabilin kardeş kanına batmış elleri?
Kendini sınayan sevdaların kalpleri, cebelleşirken hakiki aşk meydanının en zor sınavında.
Gözünü kan bürümüş kabusların ,kara postalları tepişti arsız arsız, senin kar beyaz kartpostal düşlerinin üstünde.
Verenler seve seve verdi canını , tarihi yazanların mürekkebi, hep kırmızı kandı .
Şehâdet hırkasının her ilmiğine mührünü vura vura dokunurdu, en kutsal şehadet ayetleri
sıkıyordu şimdiye dek belini değil mi Kasiyun! ,zamanın ve mekanın altın bukağılı kemeri?
En zalim atanın sabıka kaydını tutuyordu mirasçıları hala her taşının altında müebbetle damgalı.
Hala oluk oluk kan akıtıyordu parmaklarından , Kabilin upuzun pençeleri.
Ne zaman yüzü gülecek bakalım karalar bağlamış , Kasiyun Dağı, kan kızılı bahtın?.
Bu bahar rengarenk çiçeklenir mi ne dersin? Ufku saran, bayramlık Kırmızı fistanının etekleri ,
Bu bahar doruklarında seyre durur mu kadim Dımeşki ,Habillerin çürümeyen cesedi?
kan yerine kanı kırmızı çaylar demler misin bana Ey KASİYUN! kıpkızıl şafaklarında bu bahar!
Ayaklarımızı Şama doğru uzatıp ,İnce belli bardaklardan çay içermiyiz yine beraber.
(FATMA Doğan 27 ARALIK 2024/TURHAL)

Fatma Doğan
Kayıt Tarihi : 27.12.2024 10:05:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!