KASIM ŞİİRLERİ

KASIM ŞİİRLERİ

Nazım Hikmet Ran

Çiçekli badem ağaçlarını unut.
Değmez,
bu bahiste
geri gelmesi mümkün olmayan hatırlanmamalı.
Islak saclarını güneşte kurut:
olgun meyvelerin baygınlığıyla pırıldasın
nemli, ağır kızıltılar...
..

Devamını Oku
Sadettin Kaplan

Sert esiyor hıyabanda bu rüzgâr,
Yüzyıllar eriyor bir gün içinde.
Bu sabah havada bir gariplik var;
Dolmabahçe yine hüzün içinde…

Devin avucunda küçük karınca,
Devleşir, dağ gibi umutlarınca…
..

Devamını Oku
Sadettin Kaplan

Hava soğuk, toprak soğuk, taş soğuk,
Beyaz bir tüy gibi kar taneleri…
Isınmıyor ellerimiz, kış soğuk,
Gerçek soğuk, hayâl soğuk, düş soğuk,
Sevgi ile kaynamayan aş soğuk,
Kuruyan gözlerde donan yaş soğuk;
Yetişin cemreler, kor taneleri;
..

Devamını Oku
Mustafa Irgat

bir düşe uyanıyorum ve ağırdan alıyorum şiddetimi
öfkemi bağırıyorum baskın getirilmiş işbu sevinçte
fakirlik içre öğreniyorum o gidilmesi gereken yeri

hissederek yaşarız. burada bilinmesi gereken ne ki?
oluşumu dinliyorum yakalarken sağırdan sağıra teni
bir düşe uyanıyorum ve ağırdan alıyorum şiddetimi
..

Devamını Oku
Behçet Kemal Çağlar

1- ATATÜRK'E
Yine harmanımız rüzgâr bekliyor;
Es yine es yine, samanı savur.
Çak yine, çak yine, Masmavi Şimşek!
Bu kutsal çorağın özlemi yağmur.
İn yine, in yine, Sarı Yıldırım!
Ayrıklı tarlayı aydınlat, kavur.
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Ersoy

İhtiyar amcanı dinler misin, oğlum, Nevruz?
Ne büyük söyle, ne çok söyle; yiğit işde gerek.
Lafı bol, karnı geniş soyları taklid etme;
Sözü sağlam, özü sağlam, adam ol, ırkına çek.

Hilvan, 15 Teşrînisânî 1348
(15 Kasım 1932)
..

Devamını Oku
Abdurrahim Karakoç

Bırak dini-dindarı, sen ki dini bilmezsin
Uzaklara bakma hiç, sen kendini bilmezsin
Emirle dolaşırsın karanlık girdaplarda
Mazbut insan olmanın mihengini bilmezsin..

6 Kasım 2006/Vakit
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Ersoy

La-mekanlarda mısın, nerdesin, ey gaib ilah?
Dönerim enfüsü, afakı ezelden beridir.
Serpilip kubbene donmuş, o ışık damlaları,
Seni, yer yer arayan yaşlarımın izleridir!

Hilvan, 19 Teşrînisânî 1348
(19 Kasım 1932)
..

Devamını Oku
Mehmet Akif Ersoy

Beni rahmetle anarsın ya, işitsen, bir gün,
Şu sağır kubbede, haib, sesimin dindiğini?
Bu heyulaya da bir kerrecik olsun bak ki,
Ebediyyen duyayım kabrime nur indiğini.

Hilvan, 10 Teşrînisânî 1347 (10 Kasım 1931)
..

Devamını Oku
Ömer Köroğlu


Kasım da aşk başkadır; Aslında bu yazı şubatta yazıldı ama, izlediğim o film çok etkiledi bu gece beni... İzlemeden önce sadece 1 ay, kasım ayında yaşanıp biten bir aşkı senaryolaştırmışlar sanmıştım..Ama izlerken anlıyorsunuz ki , KASIM bir sembol, hayattaki son 30 gününüzün sembolü.Evet hasta bir kadın ve yardıma ihtiyacı olan bir iş koliğin hayatı vardı ekranda..Hayatı ilaçlara bağlı olan bir kadın son günlerini o asil serseri ile geçirmek istedi..Onu değiştirip mutluluğun iş temposunda değil; insanda, doğada, hayvanlarda ve en önemlisi sevgide olduğunu göstermek istedi kadın, bunun son oyunu olduğunu bile bile...

Kasım da aşk başkadır; Çünkü bütün takvimler 30 kasım a ayarlıydı.. O gün olunca herşey biticek ve adamın gidiceğini sandı kadın..Ama sevgi bu, aşk bu, başlamaya, kendine bir çıkış yolu bulmaya görsün, gücünü, ışığını insanların gözünü kör etmek için çıkarıyor ortaya işte....Ve o an kimsenin kendi hayatı önemli olmuyor, karşısındakininki kadar, onu üzmek istemiyor!

Kasım da aşk başkadır; Çünkü Filmi izlerken o büyülü anlara sizde kapılıyorsunuz; etrafınıza bakıp ben ne yapıyorum böyle diyorsunuz kendi kendinizi sorgulayıp..Hayatın, iş te, kariyerde,teknolojide değil; aşk ta, adanmışlıkta,gözlerden gözlere akan o tılsımda olduğuna hayret ve pişmanlıkla karışık bir ifadeyle bakıyorsunuz....Ve seçim yapma zamanı; ya onun yanında kalıp kör bir aşık olarak hayatının sonuna kadar, ona eşlik etmek, yada çekip gitmek düşüyor size..Ne tuhaf değil mi; işte yine bir seçim daha sunuldu önünüze! ! Seç ve yaşa; İşte az önce söylediğim gibi; kimsenin hayatı önemli olmuyor karşısındakininki kadar..Ve size en uygun olanı seçmeyi istiyorsunuz..Eğer yaşananların sizi mutlu ettiğine inanıyorsanız yanında kalıyor, veya zamana yenik düşüp şimdiki zamanın,; teknolojinin, iş hayatının, yüksek binalı metropollerin esiri kalıp uzak düşüyorsunuz kalbinizden...Daha ne kadar sürücek, bir bedenin kalpsiz yaşayamıyacağını anlamanız?

..

Devamını Oku
Celal Atay

SADİ BEY


(Sadi Bey apartman girişindeki çiçeklerle uğraşmaktadır.O sırada Kasım Bey gelir.)

KASIM: Selamünaleyküm komşu kolay gelsin.
SADİ: (Hiç bakmaz.Yüzünü başka tarafa çevirir.)
..

Devamını Oku
Yılmaz Tosun

16 KASIM

bir devrin döndüğü,bir çağın değiştiği tarihtir 16 kasım.daha gelirken henüz dünyaya,sanki yaşayacaklarını bilir gibi,
ağlayarak gözlerini açmaya çalışan bir çalı kuşunun,bir türkünün,bir gamzelinin doğumudur 16 kasım.
minicik bir prensesken büyüyüpte ileride bir yüreği fet eden sevginin en doyumsuzuna sahip olacak bir prensin düşlerinin,
doğduğu bir tarihtir 16 kasım.
16 kasım bir aşkın yeni yeni filizlenmeye başladığı,bir kundaktan beyazlar içinde çıkıp bem beyaz gelinliğin giyindirilemeyeceği-
..

Devamını Oku
Fatih Kök

Kasım, buğulu cam, camda yazı
Kasım karımsı yağmur ve gönül ayazı
Deli fırtına, gri palto, ıslak kaldırım taşı
Kasım renkli bir yılın kirli beyazı

Kasım, duvarda kreç, kreçde nem
Kasım kapkara bulut ve gözde elem
..

Devamını Oku
Osman Yavuz İnal

Bizim Kasım
Kasıntı Kasım
İzne geldi
Kasım ayında
Kasım kasım kasılarak
Kasımpatı topladı
Kasımpaşa’da
..

Devamını Oku
Neşe Ersoy

Kasım ayının buruk bir imajı olmuştur bende hayatım boyunca. Başlı başına farklı bir mevsim gibidir. Kasım ayında havalar iyice değişken olur. Gökyüzü bulanıklaşır. Kentlerin üzerine daha yoğun sis çöker. Tabiat ana, veremli kız misali sapsarı kesilir ve “artık gücüm kalmadı” dercesine kendini rüzgarın ellerine bırakır. Rüzgarda savrulan yapraklar ise bir ağlayış gibidir. Velhasıl pek iç açıcı havalar olmaz kasım ayında. Hele hele, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Atatürk’ü de kasım ayında kaybetmiş olmamız hüzün üstüne hüzün katar bu aya. Ve çocukluğumdan beri 10 Kasımlarda yaşadığımız veya yaşatılmak istenen hüzünleri hatırlarım hep. Hatta saat dokuzu beş geçe, bizim o zaman adına canavar düdüğü dediğimiz siren susuncaya kadar nefes almadan durmamız söylenirdi. Tabii ki nefesimi uzun süre tutamazdım ben. Herkes nefesini tutuyor zannettiğim için de kimseye bir şey söylemez, başımı öne eğerek nefes aldığımı belli etmemeye çalışırdım çocuk aklımla.
Atatürk’ü nefesimi tutmadan andığım için de bir suçluluk duyar, utanırdım. Zaten çocukluğumdaki 10 Kasımlardan aklımda kalan hep bu anlar olmuştur. Ki o çok önemli bir andı. Küçücük boylarımızla ve kocaman yüreklerimizle, ölümün dahi ne olduğunu bilmeden, O’nun öldüğüne inanmamamız gerektiği aşılanmıştı. O’nu bizler, yüreklerimizde yaşatacaktık.
..........

Peki, bizler, büyük önder Atatürk’ü yüreklerimizde yaşatmayı becerebildik mi?
Acaba kaçımız O ’na hak ettiği sadakati gösterdi?
Türk’üm, doğruyum, çalışkanım diye ant içerken, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğim derken, yalan mı söyledik hep?
..

Devamını Oku
Salim Kanat

Kasım kadar yalnızım
her şeyle bağlarımı koparmışım
burcumda göze batmayan bir bayrak
kara gecede siyah bayrak kadar yalnızım
bitimsiz bir gecede yolcuyum
Kasım ayı kadar telaşlı adımlarım

..

Devamını Oku
Ahmet Özyılmaz

kasım akşamları güz yaprakları düşerken
vuruyor sol yanıma kurşun gibi gözlerin.
kasım akşamları ölmek için çok mu erken! ?
vururken sol yanıma kurşun gibi gözlerin.

ahmet özyılmaz
kasım 2001 UŞAK
..

Devamını Oku
Erol Uludoğan

Kasım on Atamın ölüm yıldömümü,Kasım on evlilik yıldönümüm
Kasım on ayrılık günüm.Tesadüf bu ya Her on Kasımda öldüm,
her on kasımda yeniden doğdum tesadüf bu ya on kasımda
öleceğim belkide zaten hiç yaşamadım binlerce kez dünyada ölmüşüm
..

Devamını Oku
Yusuf Tuna

Ebu Bekir Efendimizin torunu olan,
Üçüncü olan silsile Kasım bin Muhammed.
Selman-ı Farisiden zikir görevi alan,
Üçüncü olan silsile Kasım bin Muhammed.

Her gün Hakka tevekkül ederek zikre dalan,
Kendisine Kuran-ı Kerimi rehber kılan.
..

Devamını Oku
Osman Demircan

Ah bin kere ah... Son kez denize bakışımdır belki de yıldızların denizle oynayışını seyredişim. Bir boğulma anıdır denizle mehtap arasında kalışım. Bir insanın son kez çay getirişidir belki de ruhumun ölümcül soğukluğuna. Bir insan gözünün son bakışıdır bana gülüşlerimin son çabasında. Bu dünya sizin olsun, her gün eşeleğiniz çöplükleriyle. Artık yeter dediğimin, yetersizliğindeyim. Artık durun dediğimin canıma yettiği yerdeyim. Sevdiğiniz kara kaşımın altında gözlerim ıpıslakken, ölüm uykusundayım. Rüyalarımın tükendiği fakat gecelerimin ise bitmediği bir yerdeyim. Ben her akşam üzerine çarşaf niyetine kefen geçirdiği biriyim. Yaşamın türlü çiçekleri bir mutluluk elbisesi gibi üzerinizdeyken, çingeler gibi bir çalıp bir oynarken, yüreğimde bırakmadınız bir metelik sevgi. Çaldığınız tüm pembe düşlerim, sizin sermayeniz olmuştur. Tüm sevgililere düşlerimi, pembe gül niyetine sattınız. Ah bin kere ah... Sizler yeryüzünün kurtçuklarısız. Ah bin kere ah... Asla kelebeğe de dönüşemeyeceksiniz. Tüm dünyanın sizin lehinize döndüğü anlarda haklı bulunsanız bile asla haklı olamayacaksınız. Tüm kurulların size işlediği yollarda arabalarınızı üzerime sürseniz de, bir kara kaşım kadar gözümün üstünde yeriniz olmayacaktır. Dünyanın değersizliğinde,sizin bir kıymetiniz olacaktır. Dünya size çok nimet sunsa bile, bir kara kaşım kadar gözümde kıymet taşımaz. Hal böyle iken, sür arabanı dünya malına. Ah bin kere ah... Gözyaşlarımın ve gülüşlerimin aynı anda yüzümde belirdiği andayım. Ağlayışlarım dünyanın saçmalıklarınadır. Gülüşlerim ise tüm bu saçmalıklara değer vermeyişimdendir. Ah bin kere ah... Kendimi atarsam kayalara, alnımdan boşalacak kanlarımın, kara kaşlarımı kaplamasından korkarım. Kendimi atarsam kara sulara, kaşlarımın karanlıkta kalmasından korkarım. Ey insanlar, boşuna beni intihara sürüklemeyin. Bilin ki ne sizin ne de dünyanın bir kara kaşım kadar değeri vardır. Kara kaşımdan bir kıl koparsa buna yanarım.
..

Devamını Oku