Günahsız düşlerine kaftan biçerken sorgusuz
Yaklaşan girdabın sesiydi tenimde yankılanan
___Yalan
______Rezil
_______Utanmaz ca
Gün boyu pençesindeyim gecenin, kendi kurduğum
Sonsuz uzayın dehlizlerinde çırpınmaktayım, nafile
___Batıyor
______Batıyor
_______Batıyorum…Battım!
Uzatılacak dal'ın, el'in hiç'liğinde debelenirken
Ay ışığını vurmuştum gözlerindeki ışıltının
Diplerindeydim bataklığın, kaybolurken sana
Kar'la kaplı yolların
Mayınsallaştığı günün sabahı direnmişti doğmamaya
Yirmibeş Kasım dı, gebe gün Perşembe'ye
Yollar kar, yollar intihar, yollarda ayrılık kokuyor kar..
Geçit vermeyen dağların uzantısından koşuyorken
Ürperirken tenim, tutmazken ayaklarım boşlukta
Nafile çabalarımdı sana gelen yollar..
Akşamın ayazında bindiğin taksinin ardından kalan
Bedenim miydi dondurucu soğukta küllenen…
___Yalan
______Rezil
_______Utanmazca
Kirli, puslu, kırık... yüzümü döndüğüm aynalar
Yıldızlar ağlamaklı, ay yaralı, ay karanlık
Aydınlığını saklıyor Güneş, dipsiz bir kuyu Dünya
Yapraklarını dökmekte körpe ağaç bahar da
Kış, kavuran bir iklim sıcağında, ağlamaklı
Katlederken yüreğindeki düş çiçeklerini
Ateş dansında sevinç çığlıklarına davetiyeydi
İhanetimin bedeli…Dosta…düşmana…
Dönmese ne gam gece, gündüze
Yirmi dört saat gece, gece soğuk, gece ihanet
Sabaha sarkan girdapların gecesinde yuvarlanmaktayım
Sakarya'nın tenhalarında yazarken sana ''GİTTİN'' diye
Eklemiştim son mısraya ''DÖNECEĞİM''..
Döneceğim de…! ! ihanetlerimden düşlerine biçtiğim
Çırılçıplak, onursuz, sevişmesiz zamanları
İçimden, cebimden, tenimden nasıl temizleyecek
Kırılgan düşlerini nasıl saracaktım yeniden?
Üşümüşlüğüm müydü, başıboşluğum mu yoksa
Bodrum katta çay içerken rasladığım kendim?
Dokunduğumda tuşlara…neredesin? Deyişinle
Acımışlığından soyunup, bırakıp hüzünlerini
Zavallılığımın üzerine uygun kıyafetimdi giydirdiğin…
Soysal Pasajından gün uzarken Tunalı'ya
Girdiğim, gireceğim tüm delikler kapanmıştı
Çarparken boğulmuşluğumun utancı damarlarıma…
Çalmasaydı telefonun, aramasalardı bendeki seni
Hüzün yine de saracaktı gecede seni, beni, bizi…
En çok ta indiğinde hissettim ve hep hissedecektim
Ellerimle açtığım, kansız yaralarımı, acıtmışlığımı…gece
Geç saat bırakıp dönerken neredeydim, neredeydin?
Yirmi yedisimiydi, Kasım'mıydı, ne farkederdi,
Kan çanağından güneşe dönemezken yüzünü sen
Masumluğunda yitirilen flörtlerin korkaklığında
O anne, o anaç, o orman yüreğin
Gökler, denizler, ovalardan süzülüyor, hüzün gözlerinle
Dört yüz üç no'lu peronda, hareket saatini bekleyen,
Yolculara iletiyordu bende sadece sen olduğunu.
Son sigarayı yine yeni yeniden içerken beraber,
Göz yaşlarımı kilometrelere taşımanın hazırlığında
Veda vaktiydi şimdi beklenen bizden, anonsla…
___''Kal de'', demiştim…
'Git', demiştin
___''Kal de'', demiştim…
'Git', demiştin
Gidiyordum işte binerken, otobüse fark edemedim
Oturduğumda, yoktun orada, yürüyordun, gidiyordun
Sen gidiyordun, ben ağlıyordum
Ben ağlıyordum, sen gidiyordun
Sancılarımı ilk mola yerine saklarken…
Hani bir gün ''DÖNECEĞİM'' demiştim ya
Bu gidişim dönmek için sana
Sen benden hiç gitmedin ki…GİTMEDİN..
Kasım - 2005 - Adana
Olgun EkinciKayıt Tarihi : 30.11.2005 15:09:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
TÜM YORUMLAR (1)