Sonbaharın en sarısı Kasım
Kara bir yazgı gibi
Yazıldın alnımıza
En yiğit ağacın döktün yapraklarını
Soldurdun vatan bağının
Altın başaklarını
Kasımpatılar yitirmiş rengini
Çağlamıyor dereler eskisi gibi
Durgun
Bir bıçak saplanmış yüreğine
Yitirmiş canını, dirim suskun
Titriyor en acımasız ölümden
Toprağı, dağı, taşı vatanın
Bir kalın öfke kesilmiş
Canına can olmak için Atanın
Ah bir görebilseydim
O güzelim saçlarını
Mavi gözlerine bir bakabilseydim
Bir tutabilseydim ellerini
Düşlerimdeki gibi öpebilseydim
Çıkar mı bir daha
Onun gibi yürüyen
Onun gibi konuşan
Onun gibi öğretmen
Onun gibi atınca bir adım
Milyonlarca adım
Ardından yürüyen...
Giyiverse kara kalpağını bir
Bir daha yürüse
Rugan çizmeleri ışıl ışıl parlasa
Gürlese Kocatepeden
Ben ölmedim daha
Evet ölmedi
Ağlamayın Kasım rüzgarları
Susun
Kanadı kırık gibi durmayın kuşlar
Bükmeyin boynunuzu çocuklar
Ellerimiz var ya ellerimiz
Durmadan onu yazacak
Yüreğimiz var ya yüreğimiz
Onun için çarpacak
İşte doğan güneş ondandır
Onun gibi kokuyor çiçekler
Ondandır düşün rüzgarlarının tümü
Ve var olmak özgürce, ondandır
Bizler parçasıyız onun
Çağlara akan sesi
Yarının bekçileri
Yaşayan düşünceleri
Ölümsüz Mustafa Kemalleri
Faika SARP
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,