Ne gri ne ağır bulutlar var gökyüzünde
Ve nasıl bir yağmur…
Dipsiz bir kuyu sessizliğinde yürürken
Kendi sokağına yabancılaşır mı insan
Niye yayılır bu acı gülümseme yüzüne
Hangi mahzenin açılmaz kapısıdır bu
Zamansız gelince ihanetler …
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Güven veren romantizm aşkın en değer verdiği duygu ifadesidir. ender bulunur; bu şiirin içinde hissettiriyor kendini.
Üzülme
Ben adını sayıklayarak yudumlarken yokluğunu
Sana gecenin en koyu mavisinden umutlar taşırım
Yıldızlara astığım en güzel gülüşlerimle üstelik
Şimdi sen
Gecenin en uygunsuz vakitlerinde
Duy…
Hasretinde kaldığın
En güzel gülüşlerimi................//Gerçekten Kasım ayazı;benim ruhumda da ,hani her haliyle suratı hiç gülmeyen,yüzüne sanki demir maske takmış mimikleri olmayan,sadece karamsarlığı,hayal kırıklığını simgeleyen bir insan tiplemesi vardır ya..işte bana da hep öyle bir ortamı canlandırır..ve senenin o zaman diliminden hiçbir beklentim yoktur..Tek dileğim biran önce yağan o bembeyaz karlarla beraber tabiattan yok olması..Değerli şairemin yine o kendine özgü karekterestik vurgularını taşıyan duygu yüklü,etkileyici şiirinde,bence Kasım ayazının o özelliğine vurgu yaparak,hiç beklemediği anda beklemediği o insandan gördüğü ihaneti, yaşadığı hayal kırıklığını..ve o insanın bin pişman olmuş görüntüsünü, Kasım ayazında kalmış sülietini bu anlamlı şiire dize dize hece hece çizerek adeta resmetmiş...Ne yazıkki onun o bitik halini gördükçe yine içinde ağırbasan sevdası yüzünden ellerini biran önce uzatmak,affetmek geçiyor gibi şiirin o son dizelerinde..Severek okuduğum,hayli etkilendiğim,dost kalemin yine kendine has uslubuyla hayli emek vererek kaleme aldığı çok anlamlı,çok değerli bir şiiri.Ben bu güzel şiiri ve değerli şaire Canan Hanımı yürekten kutluyor,selam ve saygılarımı iletiyorum..
Sen
Sarı, kahve boyadığın kayıp sözcüklerini ara
Bir tane bile bırakma
Ben
zulamda sakladığım maviye çalan sözcüklerimi
Ödünç veririm sana
Hadi çöz içindeki bulutların düğmelerini
Bırak dökülsün yağmurlar
Sen çocuklar gibi saklan saçak altlarında
Tanırım, tanırlar seni…
Kaçışı yok
Bir rüzgar gibi sessizlik çarparken yüzüne
Kapama gözlerini…
Bırak damla damla dökülürken düşlerin
Yaksın yüreğine sızan gülüşlerini
Üzülme
Ben adını sayıklayarak yudumlarken yokluğunu
Sana gecenin en koyu mavisinden umutlar taşırım
Yıldızlara astığım en güzel gülüşlerimle üstelik
Şimdi sen
Gecenin en uygunsuz vakitlerinde
Duy…
Hasretinde kaldığın
En güzel gülüşlerimi
Harikaydı Tebrik ederim Canan hanım.Müthişti.+++
beğeniyle okudum..çok güzel..tebrik ve sevgiler
Sonbahara veda ayı evet ayaz da kapıda mevsim döngüsünü yaşıyor, fedası ilkbahara kadar, içimizde dört mevsimi bir anda yaşatan duygular olmasa hissedebilirmiydik doğanın sancısını, hasretler eskimiyor ne gecelerde, ne yağmurda ne de sessizlikte rustik döngüsünü tamamlıyor duygular...
İçten, samimi ve çok güzel bir şiirdi, yüreğinize sağlık sevgiler..
şiirlerin de kendine has bir toprağı ve kök saldığı bir yurdu vardır.. kimi aşka boy verirken, kimi hasretle serpilip büyür.. kimi umutla renk verirken yaprağına, kimi kendi karamsarlığında kurur.. bu bağlamda mevsimin ne olduğu, şairin ne hissettiğine bağlıdır elbette.. sizin şiirlerinize gelince, kendi adıma, konusu ve işlenişiyle, yurdunun aşk, taşıdığı duygunun umut olduğunu söylebilirim.. ki bu şiirin perdesi her ne kadar hüzünle açılmış olsa da, yurdu kesinlikle aşk bence... kutlarım canan hanım.. çok güzel bir şiirdi.. saygılarımla..
Aşk acısı bir kere çöktü mü içimize kasım ayazı gibi,nasıl da yabancısı oluruz yıllardır yaşadığımız o güzelim yerlerin.Sesler bile bir başkalaşır sokak aralarında.Düşlerimize bile hasret kalırız diyor şiir.Sınırsız bekleyişler içinde.Kutlarım Canan Hanım.Saygılar.
Sayın Canan Hanım;
Size özgü tarzınızla psikolojik şiir konusunda uzmanlığınızı bir kez daha hissetmek çok güzeldi.
İnsan yüzü zaten bilinçaltı gibi ele verir insanı. Yüz insanın aynasıdır. Orada gerçekleri okursunuz. Okuyabilenler okur. Sizin gibi. Kutlarım. Saygılarımla.
Zaman bazen ayaza dönüşür hayat sıkar durur kırık yürekleri, En umut verici olanda Her kışın ardından baharın gelmesidir. En kalbi tebriklerle kaleminizi kutlarım.
Sonbahar mevsimi, sanki sona varılan bir yolculuk gibi algılanır yüreklerde. Eylül, ekim rüzgarları ılıktır, yağmurları serindir ama kasım... kasıma gelince ayazdır yüze çarpan rüzgar, titretir yanağa düşen yağmur damlaları. Güz, bir bitimin başlangıcıdır dedik ya, gelir ardından çiçek yüzlü bahar, kelebek sevinçli günler. Nisan yağmurları bir başka tatlı düşer saçlara, gökkuşağıyla bağlar gözleri. Avuçlardan düşen kırık umutlar, tekrar avuçlara doğru yükselir, ılıklaşır, yeniden can bulmaya başlar kaybettiğimiz sanılan umutlar... Umutlar hiç solmasın, ayaz kasım günlerinde bile...
Bu şiir ile ilgili 37 tane yorum bulunmakta