Ey hezeyân rüzgârıyla savrulan söz çarşısının sefîl nâzırı,
Sanırsın kendini gök kubbenin sadâ-yı şehvârı.
Ne bilirsin kelâmın cevherini, mânânın derin deryâsını,
Senin elinde kabuk var, incinin yok aslâ aslı.
Kılıç sanırsın elinde kamış; zannın cümlesi kuruntudan ibâret,
Zerre tokat yesen, devrilirsin yel önünde yaprak misâli hârab.
Şeref meydanı yiğidin at nallarıyla ölçülür,
Sen ki eşeğin semerini altın saysan da yükü çamurdur.
Gör ki hakîkat güneşi eğri oduna ışık düşürmez,
Asil olan kemâl ile durur; hakîr olan hep dumanla görünmez.
Ben ki söz pazarında cevher dizerim inci gibi,
Sen ki harf çarşısında hurda bakırla gezersin dilenci gibi.
Kayıt Tarihi : 18.8.2025 15:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!