KARTPOSTALA DÜŞEN BİR YANGIN DEĞİL YÜREĞİM
Kartpostala düşen bir yangın değil yüreğim
Ki çıkarın demiyorum beni albümlerden
Şafakları toplayıp gül kırmızı renklerinden
Yaşamak istiyorum,
Namluların karnına sürdüğüm bu şiiri
Zor artık çıkarmak göçmen kuşları düşlerimden
Ve duvarın içinden başımı
Nasılsa vedası gelir dört başı mamur hayallerin
Her durakta aynı değildir mevsimler
Ve yolcular yorgun değil duraklarında
Bir varmış bir yokmuş deyip
Katılmak istiyorum dostlar kervanına
Uygun bir dekor, uygun bir zemin
Gökkuşağı atlasım olmalı
Bir yay çizmeliyim doğunun batının kimliğine
Ahdim var totemleri yıkmaya
Güvercinleri vurdum, şehrin kale kapılarına
Oturdum bütün kördüğümlerin üstüne
Saman yolunu düşünüyorum geçmiş kuşatmalarda
ZOR ARTIK KUYRUKLU YILDIZIN İNTİHARI
Minder üstüne oturmuş rüzgarlara gerek yok
Tel örgüler düğümler ucunu parmaklarımın
Gereksiz bir telaşa sığınamam bir arpa boyu yolunda
Derin bir uçurumdur her sorunun cevabı
Yağmaya verdiğimiz umutların kıyısına çekilirken akibet
Geceye kimlik sormuyoruz çıkarken minyatür uykulardan
Şafak yarın kadar yakın, düne ulaşmak kadar uzak
Kanlı ellere sunulan cinayetlerde
Her yaşta erken emeklilik hayattan
Belki bir halka şehrin gürültülerinden boynuma takılan
Gün tasmasından kopmalı artık
Tılsımı bozulmalı aynalarda bir yalan yüz aramanın
Kış uykuları da bastırılmalı girdiği her konakta
Bir baş kaldırıya eş olmalı ağızlara vurulan pranga
Gün yüreğimle fırtınasız sularda demirlerken
Dünya kimlere kaldı yağmur gözlüm
Kimlere kaldı bende saklı kalan hüzün
Ağrısı yankılandı içimde mavi kuşların
Belki başkaları çiziyor yeni figürlerini göklerin
Takvimler görüyorum karşımda vagonlarla istiflenmiş
Hafiften aralanıyor göz kapaklarım
Yağmur sularında yangın
Kanat çırpmaktan yorgun kelebekler
Uzandılar karnına gökte uçan bir balığın
Beklediler kırmızılar doğuran çığlıklar üstünde
Yüreğimde bir yıldız çakılırken kamburuna dağların
Yeni yorumlar getiriyoruz türkülere
İbrahim baltasından
Gözüm dünyanın yıldızlarıdır
Sağır dar ağaçların hükmü yok
Derimden çekilirken karıncalar
Ayak seslerini dinliyorum göklerin
Pusular ağır göçü uğurlamaya
Kelepçelenmiş bedirlere giden yol
Kan damlıyor bir askerin miğferinden
Ve omuzlarında iki çatılmış kemik apolet
Zor artık çıkarmak göçmen kuşları düşlerimden
Ve ellerimden duvarları, yeni yüzler afişler yüzüme zaman
Savaş baltasını duvara asar bir adam
Göçmen kuşlara yasak, çıkmayın düşlerimden
Bir rüzgara kilitlenirken gökyüzü
Gömlek değiştirir sancılar yılanların derisinden
Ve değişmez aynaların iki yüzü
Kayıt Tarihi : 17.8.2006 20:57:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şiir bir barajın taşması gibi..yada bir taşması...dağlardan tepelerden gelir...bir göle döker anlatacak hikayesini nehirler..ve sonra sessizce göl olurlar..anlatacakları bir şey kalmaz..bizdede şiir böyle..yaşadıklarımızı anlatıyoruz..ne zaman göle ulaşırız bilinmez..tüm zamanlara ait bir şiir olarak yazıyorum..arzular istekler...sevdalar..vesselam...
![Lütfi Kireçci](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/08/17/kartpostala-dusen-bir-yangin-degil-yuregim.jpg)
her şiirin gibi.
TÜM YORUMLAR (1)