Kızgın çöllerde yüreği çöl ateşiyle beslenmiş bir kartalın yolu bir gün,nasıl olmuşsa,bir deniz kıyısına düşmüş ve orada gördüğü denizkızına aşık olmuş.Denizkızı da kartala.
Kartal yüreğini ve kalemini koymuş bu aşkta ortaya, denizkızı herşeyini...
Bir süre, denizden gelen fırtınalar ve dalgalarla sarsılsalar da, yitmeden sarılmayı başarmışlar birbirlerine sıkıca.Fakat bir müddet sonra kartalın o sapsarı çöl kumları düşmüş aklına.Alışık değilmiş denizkızının deniz kokan,huzur ve sükunet kokan,serin meltemler esen dünyasına.
Denizkızı anlamış ki kartalın yüreğindeki kor soğumakta. Direnmiş önceleri inanmamakta.Fakat ne yapsa yakamamış kumsalları ısıtan güneş,çöl kartalının yüreğindeki koru, eskisi kadar yakıcı bir hârla.
Ve bir akşam denizkızı,yüreğinin kocaman bir parçasını söküp göğsünden takmış kartalın kanadına.İçine düşlerini, masumiyetini ve sevdasını yüklemiş.Sonra da salmış kartalı özgürlüğün sonsuz boşluğuna.
Kartal,kanadında denizkızının yüreğini,düşlerini ve sevdasını taşıdığından habersiz uçup gitmiş kendi kızgın çöllerinin dünyasına...
Denizkızı uzun süre çok acı çekmiş.Ne de olsa yüreğini de kartalla birlikte özgür ama kurak çöllere göndermiş.Ancak hiç onmaz sandığı yarası bir müddet sonra kabuk bağlamaya başlamış.Arasıra denizkızı kabuğu kaldırıp kanatsa da yarayı, artık eskisi kadar çok acımıyormuş canı.
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta