Kars’ı Yaşamak -I- Şiiri - Sevgili Özbek

Sevgili Özbek
140

ŞİİR


3

TAKİPÇİ

Kars’ı Yaşamak -I-

Kars’ı Yaşamak -I-

25 Yıl aradan sonra Kars’a gidip beyaz karları doyasıya yaşamak… Lapa lapa yağan karlarında altında, eskiden olduğu gibi sessizce yürümek… Hasretleri özlemler içinde savurmak tipiye…

Aralık 2008 Kars’tayım. Şehrim beyazlara gömülmüş. Güneş masmavi gökte, pırıl pırıl. Nice özlemişim doğanın tüm çıplaklığıyla yorgan gibi kaplanan kar şehrimi ah! Hele güneşin kar tanelerine akseden göz kırpışları var ya, ayrı bir renk, ayrı bir özlem, ayrı bir efkârla insanın içine işler.

Sene 1983 Kars’ımı doğanın yeşilliği içerisinde bırakıp gitmiştim. 25 sene sonra özlemlerle geldim yeniden şehrime. Havaalanında şöyle bir baktım soğuk havayı ciyerlerime çekerken. Değişmiş miydi şehrim? Yoksa hâlâ bıraktığım gibi miydi? Ya da hâlâ çıplak mıydı? Yok yok, kar şehrim genişlemiş, büyümüş epeycede. Yeni apartmanlar, yeni evler ve lojmanlar, yeni okullarla Üniversiteler yapılmış.
Daha sonra, karla kaplı buzların üzerinde ben, her an taksi kayacak diye korkarken vardık 17 sene oturduğum mahalleye. İlginç! 25 sene önce bıraktığım mahallemiz hiç değişmemişti. Yine iki mahalleyi ayıran demir yolu. Her kara tren geçişinde el salladığımız tren köprüsü. Evler gene aynı. Sadece çelik çomak, yakar topu, yedi taş ve benzeri oyunlar oynadığımız alana bir ev yapılmış. Artık çocuklar dışarda pek oyun oynamıyorlar sanırım…

Kar 10, 15 cm civarında. Kar topu oynuyoruz yeğenlerimle.Tren yolundan aşağılara doğru yuvarlanıyoruz. Üzerlerimize yapışan kar, ayazın etkisiyle donuyor; adeta kardan adam oluyoruz. Bu esnada aklıma çocukluğumuz geliyor. Kar şehrimizile, karı doğru dürüst doyasıya yaşamamışız o vakitler. Yoksun bırakılmışız karın renginden. Karı koklamayı bile bilinçsizce yasak eylemişler… Neden yetişkinlerimiz de karı yaşamıyorlar? Belki güleceksiniz ama, doğanın güzelliklerindende mi mahrum kalıyoruz, yoksa mahrum mu bırakılıyoruz? Aklıma şu dizeler takılıyor:

Değişti her şey, duygular değişti. Çünkü:
Gök yüzü yorganımızdı başka ne vardı bilecek.
Dikiliğdi kör iplikle dört bir yanı yıldızların
Bilinçsiz kokuyordu herşey çobaniğnesinde,
Kardelenlerde kural doğduğumuz gibiydi
Serpildik doğduğumuz gibi.
Saklanan kavramlarda büyüdük.
Sıradan yeni bir yaşama geçerken yüz yıl adına,
Duygularımız nasırlaştı bu sefer ellerimiz gibi.
Tüm yasakları, tüm mahrumları insanlar çıkarmadı mı

Çarşıdayım. Soğuğa rağmen ana cadde cıvıl cıvıl. Yeni mağazaların yapılmış olması bile şehrimi fazla değiştirmemiş. Biraz ilerlediğimizde alışveriş merkezi, sıra sıra dükkânlar ve kapı önlerine çeşit çeşit dizilen kuru mezeler. Görüntü muhteşem. Neye bakacağımı bilemedim. Bir zamanlar bu güzellikleri görememiştim. Belki de alışkın olduğumuzdan bu güzel ve farklı kültür dikkatimizi çekmemişti…. İnsanı donduran ayaza rağmen ekmek parası kazanılmaya çalışılırken, birtaraftanda insanın gözlerine hitap eden güzellik.. Dikkatimi çeken burada, yeni ve farklı alanların olmaması..

Okuduğum okul Alparslan lisesine gidiyoruz daha sonra. Yine o Kar şehrime bakan gövdesi ile aynı. Mütevazı haliyle sanki meydan okuyor. Değişen bir durumu yok. 31 sene önce bıraktığımız sıralar aynı. Tanrım, bu ne duygu! Yeniden yaşıyorum o haraketli ve aynı zamanda pasif günleri… Daha sonra 10 Edebiyat sınıfında Yücel hocamı dinliyoruz. Hayret! Ders anlatışları ne kadar güzel! Bizim zamanımızda sadece ezberletirlerdi. Yücel hocamın dersi öğrencilerle paylaşması, onların daha iyi anlamasını sağladığını fark ettim. Demek ki Türkiye’mde de eğitim sistemi değişmiş diyerek sevinç duydum. Gelecekte asil ruhlu, bilgili gençlerimizin yetişeceğini şimdiden görmek ne kadar güzel. Bekle memleketim diyorum, hep birlikte göreceğiz o güzel günleri.

Daha sonra dolmuşa binip Kafkas üniversitesine gidiyoruz yeğenimle. Oldukça geniş bir alana muhteşem bir şekilde yapılmış. Çevresi olduğu gibi boşluk. Öğrencilerin gidip oturacağı, ya da bir kahve alıp bir iki arkadaşla buluşacakları bir alan yok. Sadece beyaz karlar var, birde dolmuş durakları. Sonra, edebiyat fakültesi almanca profesörü İlhami hocam Erzurum’a yolculuk ettiği için, Mustafa hocamla tanışıyoruz. Edebiyat fakültesinde fransızca dersleri veriyor. Öğrencileriyle tanışıyoruz. Türkiye’nin farklı ve sıcak yerlerinden gelmişler. Kars’taki kar ve soğuk onları sarmamış. Daha sonra öğrencilerle söyleşiler yapıyoruz, fransızca konuşuyoruz. İlk seneleri olmasına rağmen oldukça güzel konuşuyorlar. Genel olarak biraz görüştükten sonra, onlara soruyorum: Kars’ı sevdiniz mi? Gülüşüyorlar.. Kars’lı arkadaşlarınız var mı diyorum: birbirlerine bakıyorlar ve hayır diyorlar. Fransa’da ki bizleri hatırladım burada. 30 senedir yaşayan Türk vatandaşlarımızın çoğunluğu, fransız arkadaşı olmasına izin vermiyor. Ne garip! Aynı dili konuşan, aynı hüviyet altında olan insanlarımız dahi, bir başka yerde, zorluk ve yabancılık çekiyorlar. İlk adımı sizler atın diyorum: ‘çok zor diyorlar’… Daha sonra okulun bahçesinde herhangi bir alanın olmamasından yakınıyorlar ki; onları çok iyi anlıyorum. Sosyal olan insanoğlu, sosyal alanlar aramaktadır daima. Heleki belli bir alışkanlığın içinden gelip fukara bir alışkanlıkta yaşamak pek keyif kaçırıcı.

Daha sonra resim çekiyoruz genç arkadaşlarımızla. Vedalaşıyoruz ve ayrılıyoruz. Karlı yollardan, karlı ve güneşli güzel bir günü arkada bırakarak, Bülbül mahallesine evimize dönüyoruz. Ve şöyle sesleniyorum; Kar şehrim, diyarların başkenti, sende ki bu beyaz güzelliği ve dört mevisimi hangi memleket, hangi insanlarımız doya doya yaşıyor? Kim seni bu ğüzelliğinle bağrına basıyor? Seni seviyorum kar şehrim, seni seviyorum.

24 aralık 2008
Kars

Sevgili Özbek

Sevgili Özbek
Kayıt Tarihi : 22.2.2009 20:54:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Bir efsanedir Memleketim, memleketim...

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Latif Sarı
    Latif Sarı

    Güzel bir Anı, Gezi yazısı okudum, kaleminiz daim olsun. Tebrikler...

    Cevap Yaz
  • Halit Mehdigil
    Halit Mehdigil

    Tekrar Kars 'ı yaşadım çok teşekkürler.

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Sevgili Özbek