Seni düşündüğüm anların
en uzak
coğrafyasında
naylon çevrili pencerelerden
öyle bir şehre düşsem
soğuğa tutsak ellerimizde ve yasaklı
sesini kaybetmiş
yıkık dökük
eski bir köy evinde hasretliğe yazılsa kederim
bir kara tahtada tebeşir tozundan
olabildiğince görünür olsa
incecik
sevdaya dair sözlerim
ve tüm yoksunluklardan sıyrılıp gelse
sarılsa sevgiliye
zorlu bir kış gününde yüreğim
bir de rötarlı mevsimlerde
yapayalnız
bekleyeni bekleten
ırak bir Kafkas trenine dokunsa bedenim
hani
özgürmüş gibi
sorgusuz sualsiz, içten
Kars'ta aşıklar kahvesinde düş olsam türkülerde
bilmem ki geçer mi
uykusuz vakitlerin hüznü
bir çırpıda
ateş olsam mesela şehrin soğuğunda
çocuklar üşür mü yine
bu havalarda sıfır birden büyük müdür
sevgili söylesene
öyleyse zifiri gecelerde karbeyaz kanar dilim
suskunluğunda kilitli kapıların
ve dikenli tellerin
ardında
alın yazısında üşür ölüm
sınırlar
avuçlarımdaki
kalın çizgilerle örülü onulmaz yara...
şimdi ben çalakalem yazabilsem taştan evlerden
düşler ülkesini...
öyle bir şehre düşsek hani
sabahın beşi gibi doğsa kızıl güneş
yemyeşil ovalarda taylar koşsa yeniden
babam cirit atsa
nenemden inat hikayeleri dinlesem
ve içimdeki çocuk uyansa güne...
Bülent Öntaş
22.01.2024 - Şiir Atölyesi - İstanbul
Kayıt Tarihi : 23.1.2024 00:42:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
bu mevsimde sıfır birden epey büyüktür
çok güzeldi. tebrikle
TÜM YORUMLAR (1)