Keskin bir soğuk; pantolonumun arka cebinde yüzlerce kelebeğin ayaklarının altında bahar geçirmiş, yaprakları kurumuş beyazımsı bir umut. Yol uzun, yol yorgun, yol şiir; sol şerit sana kapalı. Rüzgar, Whitney Houston’un ‘Seni Her Zaman Seveceğim’ şarkısına eşlik eder. Nereye baksam sen, gözlerimi kırpsam kayboluyorsun. Kalbi kırılan güneş, gıdıklanan bulutlar inatla savaşına dahil ediyor beni. Bu kadar zor olmamalıydı, bu kadar ısrarcı olmamalıydı senden gidebilmek; inan kaçmak değil bu. Tüm bu savaşlar bitince karnımda ağustos böcekleri ile geleceğim.
Bugün seviştim, yürüyüşe katıldım sonra
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Devamını Oku
Yorgunum, bahar geldi, silah kullanmayı öğrenmeliyim bu yaz
Kitaplar birikiyor, saçlarım uzuyor, her yerde gümbür gümbür bir telâş
Gencim daha, dünyayı görmek istiyorum, öpüşmek ne güzel,
düşünmek ne güzel, bir gün mutlaka yeneceğiz!
Bir gün mutlaka yeneceğiz, ey eski zaman sarrafları! Ey kaz kafalılar! Ey sadrazam!
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta