-gülün çektiği ah!
rengi belâsı-
anlatsam azalır mı acı
yoksa büyür mü kınından çekilen bıçak
aşkın kızgın kumsalında
kimin bu kimin ayak izi
Kalplerinde aşk işaretiyle doğar kimileri... Yeryüzüne gönül indiremez onlar... Hayatı ve insanları anlarlar,hayata ve insanlara merhamet duyarlar,ama hayatın ve onun içindeki insanların yaşadıkları gibi yaşamazlar.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Devamını Oku
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
perihan hanim saygi duydugum isim guzel siirleri var..
bu yazi ise siparis uzerine.. ismarlama yazildigi icin.. manzumede kamis.. siir formuna ulasamamis..
dur suraya bir bulut ciziktiriyim.. suraya gunes.. surda cesme olsun.. burda agac.. zeminde cimen.. bunlar resim sanatinda belki ise yarar..
siirde ne dusundun.. ne hissediyon.. yalimn sade onu anlat..
imgeymis simgeymis.. yonga kamga.. siirin dengesini. muvazenesini.. bozan seyler..
siir erotik olsun.. siir pratik olsun.. portatif katlayim mendil gibi cebe girsin degilki..
siir.. siparis uzerine.. on dakika sonra hazir deyip.. firina lahmacun surmek degil ki..
sen sairsen tahranani bulgurunu kurut onceden.. eristeni kes.. manti icin pazi ac.. bohcala kurut.. hepsi bu..
bu vesile ilede kutlar.. yureke saglik derim..
ANA/dir KADIN
siir olsun ADIN
dalinda'senin'gul
gul gul gul
gul haydi gul
gul renginde'N' olsun yasanir yasantin
Şiirin dişil ağzı..
kutlarım günün şiirini. sevgi ve gül ne kadar anlatılsa bitmez.
yakaya takılan gül de, kül de kadını yaktı aslında...birinin rengine aldandık,diğerinin alevine...zaman deniz deniz geldi üstümüze,söndük sonunda...
ne edeyim şimdi ölümü ben!?..yanmda 'yar'i götüremem ki!.:)))o halde,şu dünya cehenneminde gülüş satan kuş olayım!..
o dal senin
bu dal benim
arada yol varmış olsun beh
samanlık seyran!...
tutuştur bakalım
çattığın çırayı
bu akşam!...
kutluyorum şairi,saygı ve sevgiyle...
hey Denissssss.....bak ben de sen gibi konuşmaya başladım valla,haber vereyim:))
hadi durma
yeni bir kül takalım yakamıza!
.......
ya da Ey şiir yeni bir şiir kalemimize....gönlümüzce..saygılarımla.
Sn. Perihan Baykal’ın şiirleriyle çeşitli sitelerde karşılaşmıştım. (Antolojide üye olduğunu bilmiyordum ama.) Sadece şiir bilgisine sahip olmakla kalmayıp, aynı zamanda sözcüklerini felsefe ile de yoğurmayı başarıyordu. Sonra Varlık, Her Şeye Karşın, Yazılıkaya, Bireylikler, Kıyı ve daha birçok nitelikli dergide çıktı karşıma.
“Sesinde kuşlar yıkanan” biriydi o…
Günün şiiri için isabetli bir seçim olmuş. Şairi ve seçicileri yürekten kutluyorum…
çok güzeldi tebrikler
Merhaba. Şiirimin 'günün şiiri' olmasına sevindim elbette. Hoş bir sürpriz oldu benim için. Öncelikle Antoloji.com'un değerli yetkililerine çok ama çok teşekkür ediyorum. Okuyan, okumakla yetinmeyip yorum yazma zahmetine katlanmış olan tüm arkadaşlarıma da.
Sadece birkaç söz: 'Hikâye'si olan ya da 'hikâyesini sunduğum' başka şiirim yoktur:) Bir 'atölye'den yetişmiş de değilim. Ve 'mürdüm': Bir erik çeşididir aynı zamanda. Mor, lezzetli ve olağanüstü bir aroması olan.
Sevgilerimle, içten:)
Perihan BAYKAL
kutluyorum günün şiir ve şairini..
namık cem
Bu şiir ile ilgili 28 tane yorum bulunmakta