-gülün çektiği ah!
rengi belâsı-
anlatsam azalır mı acı
yoksa büyür mü kınından çekilen bıçak
aşkın kızgın kumsalında
kimin bu kimin ayak izi
ve hangi derin gecede kızarır
bir utangaç inci
tuzlu öpüşleriyle dalgaların
vahşi
örtündük geceyi çıplak tenlerimize
inledi kitara ve ıslandı mürdüm
sudan ve ateşten elleriyle
o siyâh gözlü alşimistin
hadi durma
yeni bir gül takalım yakamıza!
ki bekler aşkın doruğunda
o karanfillerin çatladığı
karmen güllü hançer!
ve mavi kanatlı lorelei
öper ölümü dilinden
emerek zehrini yılan!
ey gözlerine yazıldığım
kâlu beladan beri
kardeş mi aşkla nefret
ölümle yaşam?
hadi durma
yeni bir kül takalım yakamıza!
sözüm çizsin bileğini ve aksın kan
kopsun ve dağılsın nar gibi düğmeler
yana...yana...yana...yana...
yalayalım bıçaktaki yar lekesini
Taflan Şiir Dergisi'nde yayımlanmıştır.
Perihan BaykalKayıt Tarihi : 14.12.2008 17:26:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirimin özel yaşamımda direkt bir karşılığı yok. Sanal bir şiir atölyesinde verilen tema üzre şiir çalışıyorduk ve verilen konulardan biri de 'ölüm ve erotizm'di. Bu ikisini bir şiirde, birarada işleyecektik. Bu iki sözcük bana Karmen'i çağrıştırdı hemen. Ama hemen. Bunda belki, o günlerde tekrar betekrar dinlediğim Bizet'nin Karmen'inin de etkisi olabilir. Şiirin daha ziyade kurguya dayandığına, ancak o kurgusallıkta bile yazarının yaşamından, duygularından, edinimlerinden, bilinçaltının fırlatıp durduğu pıtraklardan izler taşıdığına bir örnek olarak düşündüm şiirimin mütevazı serüvenini ve bunu yazmak istedim. Birkaç dizesi hazırdı zaten bu şiirin, itiraf ediyorum. Defterime gelişigüzel karaladığım, aklıma gelivermiş ama henüz şiire dönüşmemiş birkaç dizeyle, yazdığım şiirin dokusunun birbiriyle uyuştuğunu gördüm. Ve dökülüverdi şiir, bir çırpıda, herşey yerli yerini buluverdi beni şaşırtan bir hızla. Bıçak imgesi mi? Onda biraz da, o günlerde, bir yakınımın tıbbi bir operasyon geçirme ihtimalinin gündeme gelmesinin etkisi var. Alâkasız görünebilir ama şiirler biraz da rüyalara benzemez mi? Evet, şiirimdeki bıçak elbette Karmen'in bıçağı ama biraz da o bıçaktır işte. Bütün bunlar ve daha bilmediğim kimbilir neler, karıştı, halvet ü harman oldu, bir iki sarsıldı-titredi ve attı üstündeki tülü. Adını da aynı hızla üfledim kulağına: Karmen Güllü Hançer.
![Perihan Baykal](https://www.antoloji.com/i/siir/2008/12/14/karmen-gullu-hancer.jpg)
cuzi bir ucret alir.. el emegi ile.. hafif yamuk yeri cekicle dogrultur.. macun ceker boya atardi..
bu gun fabrikasyon siir servisleri.. elleri belinde.. bilmis bilmis..
- o kapinin degismesi gerekiyor.. deyip.. kestirip.. atiyorlar..
nice siir oto elektirikcisi.. yeni siir arabalarinin.. elektronik sistemleri cozemediklerinden.. dukkan kapatti.. bos gezmiyelim diye kuaforluk kursuna gidip.. cin mali makinelerle tras yapiyorlar..
seri uretim esasina dayali fabrikasyon siirlerde.. adam yirmi sene ayni fabrikada siir yazsin.. bant uzerinden akip gelen siirrin.. ya subabina hava basiyor.. ya bicon anahtari ile iki civata.. binlerce siir emekcisi.. bir fabrikada.. kimi sevgilinin saca kordela takarken.. az ilerdeki fabrika calisani.. papatyadan tac.. beriki yuzuk.. digeri bilezik.. seri uretim.. standart.. sadece rengi ismi degisik..
atolyelerde el emegi goz nuru.. o spiral tas motorundan kivilcimlar cikarta cikarta.. o elektrik ark kaynaginin kokusunu icine ceke ceke..
o tezgah haftada en az bir.kez bor yagi ile yikanacak.. o tornanin.. frezenin aynasindaki.. siir talasi temizlenecek.. el matkaplari yaglanacak..
el emegi goz nuru herliy devitsin motosiklet siirler cikacak o atolyelerden.. o o atolyelerde.. cekirdekten yetisme.. bilgili becerikli.. havya ile.. sozcukleri tavlamayi bilen.. cekic ile dizeleri duzelten..
anahtar takimi ile.. kitalara.. hece hece monte eden.. sevdali yureklere buradan selam olsun..
gazete ilani ile.. siir servisimize vasifsiz eleman araniyor.. degil..
o eller.. arap sabununa dokulu talas ile yunacak.. o simsiyah isli yuz.. soguk su ile aksam sekizde... seksen lira haftalikla.. cirakliktan kalfaliga.. ustanin elinden kalemi aldigin gun sairsin.. o atolyeler.. tum fabrikayi topla fabrikadakileri topla.. bildiginin yarisini bilmez.. cekirdekten yetisenin..
bu vesile ilede kutlar.. secki sebeb.. mutesekkirligim ifade eder.. yorum sebeb.. emek harcar caba gosterir.. sevdali yureklere buradan selam ederim..
saygilarla..
etmez sen eyy kal-u belà_dan gule dusman yorulmuyor musun
kesàtliginla vasatliginla siir sairlere bilir gorunup tas atmaktan
àskina OL insanligin olsun yek bir dedigimden anliyor musun
,
siz hiç buzagi aradiniz mi demiyecegim,Okuz/un altinda
siz hiç buzagi arayanlarin cehaletinden bisey anladiniz mi
diyecegim diyecegim de demeyin neden soz bu soz burada
siz hiç ..bagmancinin bagina varip dal/inda gul olup kaldiniz mi
..
Gül’ün âh’ı, renginin cezbesi…
Kırmızı, renk itibariyle en dikkati çekendir.
Gül, bu yüzden her şeyi mıknatıs gibi kendine çeker.
Hele o kıvrımlarının oluşturduğu letafet yok mu?
Hele, yakıcı rüzgârlarda açıldıkça açılan, gevşedikçe genişleyen, yaprak yaprak renkten renge giren o muhteşem görünüşe kapılmamak mümkün mü?
Hangi yürek kapılmaz, o mükemmelliğe?
Hangi yürek “medet!” diye kıvranmaz...
Hangi yürek meczubu olmaz, iniltiyle…
*
Aşkın kızgın kumsalında yanmamak…
Şevkin, iştiyakın hamulesi büyütürken külünk’ünü…
Yol verirken gülün kıvrımları… Külünk gagalı bülbülün ahenkli dokunuşları okşamalara dönüşmez mi?
Gecenin derinliğinde kızarmış keyfin, şahlanan dalgalarında inciler oluşturmak, ak ve pak…
*
Kabından çıkarılmış kitra’nın tellerine dokunurken aşka yüklü parmaklar…
Nefesin sıcaklığıyla üflenirken ta derinlere ve yeniden bir iç çekişi nefesle dolarken bütün ciğerler sımsıcak…
Kendinden geçmiş titrek bir sesin “mürd”üm fısıltısının hafifliği kulak zarının tınısına dönüşürken ve ta iliklerde bit raşe gibi gezinirken…
Muhteris şehvetten teslimiyete; teslimiyetten meyyitliğine teskinliği…
Şeytani ateşin süper meni katreye dönüşürken…
Yılan zehrini panzehire dönüştürür mürd/üm eriği…
…
* SİYAH GÖZLÜ ALŞİMİST?
Aşk, bir gelenek mi?
İhtiras, insanı içten içe mecbur eden “Cabirî” bir duygu mu?
Yoksa “cebren ve hile ile” oluşan “Cabirî” bir düşünce mi, felsefe mi?
O/kült mü?
Esrarlı bir arayış mı?
Sır mı? Secret mi?
“Katolik Kilisesi'nin vahşi saldırılarına maruz kalmış olan alşimist, hermetist, okültist ve ezoteristler 'Gizli' anlamına gelen 'Okült' sözcüğünü kullanmaktan çekinmişler ve bunun yerine sır anlamına gelen 'Secret' sözcüğünü kullanmışlar.”
Yahudi Kabalizmi dahil, Gnostik-Hıristiyan tarikat ve locaları, Cabiri Geleneğine uygun, en eski kültür ve kült uygulamalarının taşıyıcıları oldukları bilinen özel örgütlerdir.
Karmen ve güllü hançeri mi sembolü?
Karmen renginde mi, renkleri?
Karmen ve PRATES…
Ka’lu beladan beri var olan şehvetin ve nefretin kardeşlik filmi mi?
.
Mavi kanatlı Lorelei, ölümü dilinden öper, aşk sarmalına dönmüş yılanın zehrini ab-u hayat verircesine?
*
Yeni bir gül takma vakti geldi.
Yeni bir gül…
En kırmızısından, en kadifelisinden…
Yeni doruklara çıkma vakti…
Ne de çabuk değil mi?
Hoş kokulu karanfilleri çatlatan…
İnsanı mest eden karanfil ıtriyetiyle yeniden…
Bitmeyen, önlenemeyen bir iştiyakla…
Hadi durma!
Ey gözlerine yazgı gibi yazılmış ölümüm ve hayat verenim.
Yeniden “kül” olalım, kesilmiş bileklerimizden akan kan sıcaklığında ve kan rengi şehvetle.
Her biri, her bir yana, yana yana dağılsın nar gibi, çözülen düğmelerin mahkûmiyetlerinden…
İçi yanmışlar, yar’dan dökülen ser hoşluğu, “son demdir, zemzemedir” diyerek…
Bıçaktaki yar lekesi diyerek…
Bir bir yala!..
*
Şiir diline sözüm yok.
Okunduğu zaman hiç kimseyi rahatsız etmeyecek güzellikte bir şiir.
Anlamca çok gizemli, esrarlı (secret)…
Ökült bir kült’ün ürünü biraz da…
Cabirî lakin cebir yok zannımca…
Gayet mükemmel…
Erotik de olsa…
Şiirin konu genişliğine denk…
Bize kutlamak düşüyor, desem…
Sevgi ve saygı rüzgârları esenliğiniz olsun.
Hikmet Çiftçi
03 Şubat 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
02.04.2009 14:23:00
Merhaba. Şiirimin 'günün şiiri' olmasına sevindim elbette. Hoş bir sürpriz oldu benim için. Öncelikle Antoloji.com'un değerli yetkililerine çok ama çok teşekkür ediyorum. Okuyan, okumakla yetinmeyip yorum yazma zahmetine katlanmış olan tüm arkadaşlarıma da.
Sadece birkaç söz: 'Hikâye'si olan ya da 'hikâyesini sunduğum' başka şiirim yoktur:) Bir 'atölye'den yetişmiş de değilim. Ve 'mürdüm': Bir erik çeşididir aynı zamanda. Mor, lezzetli ve olağanüstü bir aroması olan.
Sevgilerimle, içten:)
Perihan BAYKAL
****
Henüz günün şiirini okumadım.
Önce Sayın Perihan Baykal’ı tanımak istedim. Profil sayfasında yer alan bilgilerine baktığımda bu şiirinin 2009 yılında da “GÜNÜN ŞİİRİ” seçilmiş olduğu dikkatimi çekti.
Şimdi ilgililere diyorum ki:
Yanlış bilgi değilse, Antoloji’ye kayıtlı 70.000 civarında üye varken “NEDEN AYNI ŞİİR?”
Bir şairin bir başka şiirine de sözüm olmazdı.
“NEDEN AYNI ŞİİR?..”
Teessüfümdür…
Şimdi şiire bakacağım.
Hikmet Çiftçi
03 Şubat 2013
“GERÇEK DOSTLAR BİRLİĞİ”
TÜM YORUMLAR (28)