Karmakarışık işte! Şiiri - Mehmet Çoban

Bugün bir kavgadır sürüp gidiyor
Mesele iktidar savaşı, gündemi dolduruyor

Geçmişe bak, tarihe, aynı kavga yok mu orada?
Bugün ne var ise, hepsi, hilafsız var orada da

O kadar çok, haktan adaletten söz ediyorlar ya
Bazen insanın inanası geliyor, şöyle safça
Ama biliyorum, hepsi hikâyeden, çıkarları var işin altında
Muhalefetiyle, iktidarıyla, herkes kendi gücünün yarışında
Sanki çizgi film seyrediyoruz HİMEN’LER ekranda
Karanlıklar hâkimi görünmüyor, yok ortalarda

Bir oylama var sanki oyalama
Evet, mi hayır mı? Son kararıma
Ben halkım hiçbir şey yok bana
İktidar, muhalefet güç kavgasında
Tüm söylemler halk yararına
İnanırsan tüm bu yalanlarına
Gülüyorlar kapalı kapılar arkasında

Film şeridi oynatılırken ekranda
Ne dolaplar dönüyor geri planda
Bilir misin ey dost, neler gizli alkışlarda?
Neler var neler yapılan kavgalarda?

Biri der hayır de hayır olsun
Biri der evet de demokrat olsun

Dananın kuyruğu kopuyor, sen ben tam ortasında
İş bitince, unutma yine sen ben kalırız yolun ortasında

Ankara’dakiler yaparlarken kavga
Seyretmek ne, girmemek gerek araya

İşin doğrusu nedir biliyor musunuz?
Onlar hep yolcu, bizler “halkız” yani yolsuzuz!

Yolcular yüklenirken yüklerini yollarda
Bizlere “halka” kalan sadece güzel bir hatıra

Hani ya “filanca köşeyi dönerken bende vardım”
Ekmeğini yedirdim, suyunu taşıdım
Kaşı beni dedi kaşıdım
Alkış istedi ellerim patlayıncaya kadar alkışladım
Sorsa biri bana, sana ne kaldı geriye
“Sırıtkan bir gülücük, sonra kalafatlı bir sırt, suratı önde”

Ben bu halde miyim?
Sen bu halde misin?

Yalancılığından emin olduğumuz siyasetçilerin
Figüranları olmak kaderimiz midir diyelim?
Yoksa “hadi be” “gidin kendi kavganızı kendiniz yapın mı diyelim?
Veya benim sevdiğim siyasetçi yalan değil, diğerleri yalancı mı diyelim?

Şöyle onlar oy beklerken, bizler tatilde köşe olalım
Desem, desek, vatan haini sayarlar mı bizi bir soralım

Hissediyorum “bazıları” kafalarını salladılar bile
Çıkarcılardan daha heyecanlı oy vermeyi bekliyorlar bile

Arkasından gelecek neymiş önemsemeden
Diyorlar “Düğün bayramdır bize el ile gelen”
Adam yerine koymuşlar diyorlar, haydi oy ver
“isteyenin bir yüzü kara, vermeyenin ki… Ne haber”
Hesabı işte anla, verip kurtulalım başımızdan gitsinler
İhtilalcilere aynı şeyi demedik mi, verelim gitsinler
Şimdi bunlar var, isteyip duruyorlar, verelim gitsinler

Yahu sormak lazım, vere vere nereye kadar?
Tarihlere sormak lazım vere vere nereye kadar?

Ha… Unuttum tarihleri galipler yazar
Galipler tarafından yapılır oylamalar

Sen nesin, ben neyim, mağlup muyum ver karar
Ona göre ya tatile çık, ya da işte sandukalar
İçine atacağın her oy ister evet ister hayır
Hepsi de çıkarcılara “yolda yüklenen kardır”

Ya benimkisi lafazanlık işte
Olmasını düşlediğim şeyler başka hayallerimde
Olduklarını gördüğüm şeyler karşımda işte
Yapılanlarda bana bir kuruş fayda yok
Vereceğim oylardan yararlanacak çıkarcı çok

Şimdi düşünmem lazım çıkarcılara yol mu vereyim
Yoksa hadi ya deyip, kendi kendime yol mu edineyim?

Geçenlerde bir çocuk elinde bir bildiri
Dağıtıp duruyor oraya buraya, heyecanlı, dipdiri
Güldüm, gençliğim aklıma geldi
Hey gidi günler hey, ne çok dağıttık bildiri
Sonra anladık dağıttığımız her bildiri
Bizi figüran, birilerini zengin etti,
Ben halkın içinde, onlar köşe başlarında siyaset piri

Biliyorum çok sır var bu bildirilerde
İnananları süründürüyor yerlerde
Çıkarcıları çıkarıyor ta tepelere

Dedim dağıt kardeşim dağıt bildirileri
Ya dağıttırırsın sende bir gün bildiri
Ya da olursun figüranlığına lanet eden biri

Biliyor musun? Her iki halde de kayıpta insanlık
Vallahi, yok bu işte ne karanlık, ne de aydınlık

Biliyor musun? Elin kırılsın diyenlerle
Eli kırılsın diyenleri toplasan örnek diye
Harika bir komedi çıkar OSKAR’LIĞA hediye

Ben olmak istemem figüran bu filmde
Düşün, sen olacak mısın figüran başrol niyetine?

04.08.2010 - İzmir