Yaşamayı umut edip ansızın kimsesiz ölmek gibi,
Ne seve biliyorum seni,
Ne terk edebiliyorum seni,
Ne nefret edebiliyorum senden,
Ne yüreğime işleye biliyorum seni,
Anlattıkça seni, övdükçe, gözyaşlarım oluyorsun,
Sustukça sakalım uzuyor, üşüyorum,
Seni soruyorlar bana.
Bir tutkudur ve ben haykırıyorum
Ama susuyorum,
Dargınım ihanete uğramış sevgili gibi,
Seni terk ettiğim günden beri yatağımı bulamıyorum,
Sömürülen yurdum oluyorsun,
Duygularım ağlıyor.
Bir pencere olamadın bana,
Kar yağan ovayı mavi düşlerimde izliyorum,
Demir parmaklıklar arasında
Yalancı baharların yaşandığı İstanbul’da,
Aşkımı engin tipilerinde bulmuştum oysa
Adın gibi hoş değilsin Karlıova…
Karanlıkla aydınlık arasında kalmak gibi,
Ne seve biliyorum seni
Ne terk edebiliyorum seni,
Ne nefret edebiliyorum senden,
Ne yüreğime işleye biliyorum seni,
Yaralarıma tuz basıp
Bir şair oluyorum seni anlatan İstanbul’da,
Bu baharda Nisan’da, belki çok ansızın oldu ama
Aşkını şaşırmış bir yaralı aslandım nede olsa,
Hep ansızın kar yağdın
Depremler oldun, virane bıraktın, daralttın,
Rüzgârda okşamadın saçımı,
Gitme demedin, Dur demedin,
Hep susmayı dinliyordun bende susuyordum
Sonra yaralı bir aslanın onuruyla baş başa
Aşkını şaşırmış bir aslan uçurumla baş başa
Tek çizgide yakamoz yolu,
Koca derya da bir göçün hüsran sonu…
Kayıt Tarihi : 12.11.2007 14:29:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Memleketime olan nefretim ve sevgim...

TÜM YORUMLAR (1)