Karlı Bir Gün Şiiri - Savaş Barha

Savaş Barha
482

ŞİİR


1

TAKİPÇİ

Karlı Bir Gün

Su,
ateşin düşmanıdır.

Gün gecenin,
ölüm hayatın,
yaşlılık gençliğin,
susuzluk denizlerin,
sessizlik neşenin,
şiirsizlik huzurun.

Fiyakalı mutluluklar
bir beden büyük geldi galiba bize.

Düşmanca karanlığa soktu bizi,
dumanlı kentin sokak lambaları.

Oysa kar taneleri
kibarca süzülüyordu semada.

Işığın altında duruyorduk.
Sanki biz göktük, gök yerdi.

Kar taneleri
kirpiğimize konuyor,
alnımızdan öpüyordu.

Bazıları gizliden
dudaklarımızın arasında
eriyip içimize karışıyordu.

Kederli olsak da
tebessüm ettiriyordu.

Ama sonra hava bültenleri
karla karışık yağmur yağacak, dedi.

Ve karla karışık
yağmur yağmaya başladı.

Keşke meteoroloji yanılsaydı.
Çünkü kar yağacak diye ümitlenmiştim.

Yağmur hemen dinmeli
ve lapa lapa kar yağmalıydı.

Aslında kaçak bir yolcuydu
kar taneleri arasındaki yağmur damlaları.

Zaten yağmurlu günlerin çoğunda
hüzün dolu yüzlerce şiirim vardı.

Yağmur yağmadığı günlerde ise
gözyaşlarımı satır aralarına gizlediğim
şiir görünümlü mektuplar kaleme almıştım.

Evet,
ne diyordum?

Bugün sana
karlı bir şiir armağan edecektim.

Sanırsam Tanrı sesimi duydu.
Çok geçmeden yağmur dindi.
Gökyüzü lapa lapa karla doldu.
Her yer beyaz bir denize büründü.

Teşekkürler Tanrım.
Bu kıyağını unutmayacağım.

Parmak uçlarıma
saplanmasına izin verdiğin
dikenleri de unutmayacağım.

Bazı dikenlerini de
ruhuma saplamıştın, hatırladın mı?

Her tarafa dikenlerini yaymışsın.
Kimi gülde, kimi mutluluk arayan kalplerde.

Ama ne var biliyor musun?
Her diken, engelmiş gibi görünen
muazzam güzelliklere yoldaş oluyor.

Sonra gün geliyor
o yoldaşlar bile sevda kokuyor.
Sevgiliyi hatırlatan her şey yoldaş oluyor.

Dikenler aşkına Tanrım!
Bu gül ne kadar güzel kokuyor.

Sevmek, sevilmek
ne kadar güzel.

Sevdiğin gönülde olduğunu bilmek
ne kadar güzel.

Gülün güzelliği uğruna
dikenlerinin avucumu kanatması
umurumda bile değil.

Hatta ben acı değil aksine
mutluluk hissediyorum.

Düşünsene Tanrım,
dünyada kaç insan
sevdiği gönülde seviliyor ki?

Kaçına müsaade ettin?
Kaçını imtihan ettin?

Bırak kalemi, kağıdı.
Ebced hesabına gerek yok.

Biri Leyla,
biri ben aşkıyla yanan sema.

Bu da kim, diye sorma.
Ben göğe âşık bir kulum.
Gökyüzü neyse ben oyum.

Kuşlar mı gökyüzüne yakışıyor
yoksa gökyüzü mü kuşlara?

Bir şeyler söyle şu tabiat anaya.
Gözlerim gibi çapaklanmasın nar ağaçları.

Nar ağaçları solunca
ayva ağaçları küsüyor.

Ayva ağaçları küsünce
yaprakları sararıyor.

Ayva yaprakları sararınca
Ay Işığı’nın öksürüğüne iyi gelecek
bitkisel karışımlar hazırlayamıyorum.

Bir şey yapamıyor,
oturup ağlıyorum.

Sevdiğim de hasta
kalp kardeşim de.

Sevdiğim insanlar hasta olunca
hasta olmadığım için kendime kızıyorum.

Neyse, zaten hep benimlesin.
Bir kıyak daha geçer duamı kabul edersin.

Hadi bırak şu alengirli işleri.
Çay koy da içelim.

Kuşların ardındaki
semanın güzelliğine dalıp
kendimizden geçelim.

Kimsenin bilmediği
bir gecenin avucunda ateş olup
harlanmış kor gibi yanalım.

Bugün günah yazma.
Biraz da biz gülelim.

İçimizdeki aşk
volkan olmuş, kükrüyor.

Aşkın meyiyle sarhoş olanlar;
yani biz, ölümün avucunda gülmeliyiz.

Hüzünlü müyüm?
Hayır, gecenin karanlığını
bıçak gibi kesen ay ışığı altında
el ele tutuşan bir gölgemiz bile olmamış.

Biz, şık yüzler arkasındaki
rüküş kalpler arasında kalanlarız.

Biz, sevdayı ruhlarda arayanlarız.

İki ezildik mi hemen şarap oluruz.
İçenin değil içmeyenin başını döndürürüz.

Savaş Barha
Kayıt Tarihi : 15.1.2019 12:58:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!

Savaş Barha