Karışırdım Beyazına

Yanında neden heyecandan
Elim ayağım birbirine dolanıyor bilmem.
Aşk desen,
Fütursuzca sevda okları mı deldi yüreğimi?
Heves desen?
Yoktur benliğimde dar gelir yüreğime o his.

Gözün gözüme değsin diye,
Gün değil, saatleri sayıyorum.
Takvimlere çatıyorum, yavaş akan zamana kızıyorum.
Duraksadığım her an, bir mısrayı gözlerine kazıyorum.

Bir kadeh tokuştursaydık belki bir dost sofrasında,
Dertlerimizi bir de böyle anlatsaydık,
Kalabalık bakışlar ortasında.
Bilirdin siyahı sevmezdin,
Ben de karışırdım beyazına,
Ne derleri bırakıp,
Şu üç günlük ömrün ayazına.

Banklar yalnız aşıkların mekânı imiş,
Soğuk bir sonbahar gecesi üşürken,
Bu satırları hayalimdeki kadına yazarken anladım.
Karanlık bir denizin üstünde bir yakamoz, uzun, ince.
Bir aydınlık var gidilmesi için, bir sır kapısı,
Var olur gidince.
Hangi sırra saklasam da, dilim söyler durur seni kendince
Gören beni anlar,
Aşkın vücut bulmuş halini teselli eder kendince.

Kokun sinmiş soluduğum her nefese,
Muktedir değilim mevsimleri değiştirmeye ya.
Hangi saat dilimi dinleneyim ey sevgili söyle,
Yorulmadım desem inanma,
Üzülme sen diye, ben arada söylerim öyle
Biçare zihnime alı koyamadığım,
Aşığım, tükeniyorum lakin umudun ayak izlerini takip ediyorum.

Derman belki zamandır,
Dermansız dert yatamayıp kaldıramayacağınız yükü vermem!
Diyen rabbime, seninle olmak duamdır.

Ya al bu elemden beni Allah’ım,
Ya sök at onu benden,
Ağır değil mi bir faniye bu kadarı?
Terazisi sende ama vebali bende madem
Bu yaşından yorgun,
Sana bir o kadar yakın, ona bir o kadar ırak kulunu,
Daha fazla bekletme,
Kayboldu göster artık yolunu.