Biz eskiden , çok eskiden , alfabem son harfini kaybetmeden önce , aynı yastığı ıslattık seninle aynı dertten.
Hep sözcüklerleydi derdimiz.
Kardeş kelimesinin anlamını genişletirdik her yeni gün.
Biz eskiden , sanki çok eskiden , alfabemden silinmeden son harf , acıya daha fazla ne kadar gülebiliriz diye sınırlarımızı zorlardık.
Hep zamanlaydi problemimiz.
Yan yana olduğumuz günü nasıl uzatabiliriz olurdu tek derdimiz.
Takvime bakmazdık, günü , ayı , yılı çok takmazdık.
tozlu bir şemsiye durur
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla
Devamını Oku
çatı katındaki odanın
kuytu bir köşesinde
kumaşındaki eski yağmurların
hüzünlü kokusuyla