Biz eskiden , çok eskiden , alfabem son harfini kaybetmeden önce , aynı yastığı ıslattık seninle aynı dertten.
Hep sözcüklerleydi derdimiz.
Kardeş kelimesinin anlamını genişletirdik her yeni gün.
Biz eskiden , sanki çok eskiden , alfabemden silinmeden son harf , acıya daha fazla ne kadar gülebiliriz diye sınırlarımızı zorlardık.
Hep zamanlaydi problemimiz.
Yan yana olduğumuz günü nasıl uzatabiliriz olurdu tek derdimiz.
Takvime bakmazdık, günü , ayı , yılı çok takmazdık.
Saat sadece hoş bir aksesuar olmuştu bize hep.
Birbirimizin yanında, çırılçıplak hatalarımızla, toprağın bizi alacağı gibi kabul edip deli gibi dalga geçerken, başkası varken pençe kesilirdi ojeli tırnaklarımız adımızı andıklarında.
Şimdiki zamanda ,
Yağmur yağıyor şu anda Adana'ya.
Şimdi yastığın tek yüzü ıslak,
Günler uzadıkça uzuyor..
Sözcükler kendi anlamlarından bile uzakta , sanki mecalleri yok taşımaya, sırılsıklamlar.
Acılar kahkahalar içinde bana gülüyor.
En fazla ne kadar susabiliriz diye birbirimizi denerdik eskiden biz. Sanki çok eskiden.
Şimdi en fazla kaç kelime edebilirim ki diyorum. Kime ?
Neyse..
Demiştim ya zaten.
'Biz' eskiden...
Eskidik biz.
Çok eskidik..
Kayıt Tarihi : 19.3.2019 16:18:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!