Adalet, bilim, edebiyat, sanat, moden hukuk ve evrensel insan,kadın,
hayvan ve çocuk hakları, çevreye saygı birikimi işçi hakları ve
köleliğe karşı kazanılan mücadele vb.. Bunların tamamı
tanrı yanılgısını farkındalığı ve dinden soyutlanma ile kazanılmış ve hayata geçirilmiştir.
'Tanrı yanılgısını farketmek ve öteki dünyayı kaybetmek bize bu dünyayı kazandırır'(Eric Fromm)
Şeriat ve din eksenli yönetim ve yönetilme biçimi olan ülkelerde yukardakilerden bahsetmek abesle iştikaldir.
Bu bağlamda günümüzdede feodaliteyle kapitalizm iç,içe geçerek yönetim biçimlerinin adı ne olursa olsun sömürü ve soygununu sürdürmek için ister adına töre deyin, ister kandavası deyin bunları din aracılığıyla meşrulaştırarak
devam ettirmiştir.
Şeriatta ve din eksenli bölgelerde teknolojinin geri kalması, bilimin gelişmemesi dünya hayatını geçici gösteren ahiret inancının kökenine ve dolaysıyla bu dini dayatmaya dayanmaktadır.
El ele tutuşan bir çift,şarkı söyleyen biri, fotoğraf çeken bir doğasever, şarap ve şiirle kafa bulan bir başkası veya namaz kılmak yerine deney/araştırma yapan bir bilimci gibi.Bunların şeriatta saygı duyulmayacağı ve kabul görmeyeceği gerçeği,
Tanrı'yı da yaratıcılık ve özgürlük düşmanı, akıl ve mantık yoksunu gaddar
ve intikamcı bir yapıya büründürür ki çekilen tüm acı ye yoklukların, savaş ve
sömürülerin bizzat mimarı ve destekçisi konumuna sokar.
Din ve Cehaletin olduğu yerde her türlü ahlaksızlık, hukuksuzluk ve vahşet olur. 8 yaşında evlendirilen kız çocukları, dinden çıktığı için kafası kesilerek idam edilenler, bilim düşmanlığı insan hakları ihlalleri vb.
İşte bu bağlamda Mardinde yaşanan vahşete çok sayın Dinayet işleri başkanımız hemen adeta suçunu gizlemeye çalışan suçlular gibi demecini patlatmış
'' Ne oluyor bize'' (hüriyet gatesinin başlığı) diye. Ve devamında “karıncayı incitmeyi, kuş yuvasını bozmayı bile insanlığın mürüvvetine aykırı gören bir dinin mensubu olduğumuz halde bu vahşetleri yapıyor olmamız gösteriyor ki bir yerde yanlış yapıyoruz” demiş.
Sayın dinayet işleri başkanı bu sözleriniz börtüyü, böceği örnek göstermeniz bir yalandan ibarettir. Tarihteki vahşet ve katliamlara bir bakın sizin gibiler yüzünden yaşanmadımı. İnsanları yaşamdan soğutmak, ahiret yaşamıyla avutmak için elinizden ne geliyorsa yapmadınız mı? Aydınları, bilim adamlarını yaratana yaranmak adına azmı katletiniz. Sivas'ta, Maraş'ta öldürülen insanları ne çabuk unuttunuz? Börtü böcek, gül, şelale fotoğrafları ne kadar güzel değil mi? Ne kadar masum, ne kadar dokunulmaz bir kurum şu Din. Perde arkasındaysa acımasız vahşetin fotoğrafı var. Bu yalan sözleriniz de işte bu suçluluk psikolojisinin bir ifadesidir.Cehaleti besleyen ve silahlandıran bu gerici kafa değil mi? Akıl ve bilim düşmanı insanları sizler ve bu zihniyet yetiştirmiyor mu? Katiller korucuymuş, silah ve cephaneyi devlet vermiş. Bu töre'rizmi devlet finanse etmiş olmuyor mu? . Binlerce mermi ne için verilmiş? 44 insanın katlinden siz dolaysısla devlet hiçmi sorumlu değilsiniz.
Vahşeti azaltmanın yolu acaba dinmidir sayın dinayet işleri başkanı. O zaman hizbullahı,haması, el kaideyi nereye koyacağız. Dünyada bu tür vaşetlerin olduğu ülke sıralamasında Filistin ve Pakistandan sonra üçüncülüğü sayenizde almış bulunuyoruz. Arabistandaki,iran vb. ülkelerdeki şeriatçı infazlar yoksa karıncayı incimeyen bir kültürün ürünümüdür sizce. Eğer onun ürünü ise cihat kültürünü nereye koyacağız. Recim cezası, el kol vs. kesme olan kısas, kılıçla kafa keserek idam... ve cihat kültürü.. işte bu eyleme geçmiş şeriatın yani cehaletin vahşi uygulamaları değil mi.
Karıncadan, kuş yuvasından kanlı vahşi ellerinizi çekin. sistematik bir vahşet kültürüdür feodalizmle iç içe geçen din. Ve emperyalizmin değirmenine su akıtmaktan sömürüyü devam ettirmekten başka bir şey değildir.
Tarih boyunca insanlar cepheye gönderilirken adına cihat deyip,şehitlik mertebesi bahşedip cennete gideceklerine inandırılıp katliamlar, talanlar uygulatan aynı zihniyet değilmi yoksa? Bunların organizatörleri din adamları değilmi? Rahipler ve imamlar bu fetvaları vermedilermi yoksa? Bu proje köleci ve kapitalist sömürü düzeninin bir parçası olarak uyum içinde yürütülmemişmidir?
Gelecekte de aynı dinler tüm savaş ve vahşetlerin; katliam ve zulümlerin sabit sebebi ve yılmaz destekçisi olma fonksiyonunu “ilahi” kaynaktan aldığı manevi güç ve vergilerimizden elde ettikleri mali rantla emperyalist yeni dünya düzeninde sürdürülmüyecekmidir sizce?
Duyormusunuz sayın dinayet işleri başkanı: Mardin katliamının emrini Şıh Mehmet vermiş. Şeyh hazretleri kimseyi sağ bırakmayın buyurmuş, müritler de gereğini yapmışlar.Her zamanki gibi sorgulamadan.. Kör inançla.. İtaatle.. Cehaletle.. İmanla..ve içine köleleştirdiğiniz kadın ve toprağıda katarak.
Ey sayın dinayet işleri başkanı sizin gibiler her zaman ihtişamlı mabetleri ile insanoğlunu korkutmuş ve otoriteye boyun eğdirmiştir.
Hatırlayın yerlinin sözünü:
Onlar gelirken ellerinde İncil, bizim elimizde topraklarımızın tapusu vardı.
Giderlerken bizim elimizde İncil, onların elinde topraklarımız vardı.
İşte karıncayı icitmeyen anlayışınız bu işlere yaramaktdır.En büyük sömürü ve zulüm aracısınız.Dini veya etnik temele oturan her tür siyaset; kısa, orta veya uzun vadede emperyalizmin yemi olmaya mahkumdur. Küresel dünyada efendilerin sınırını çizdiği özgürlük; hedefteki halklara seçilmiş bir işbirlikçi (hain) iktidarlar eliyle götürülemiyorsa, Irak'taki gibi silahla götürülür. Yani Vahşi kapitalizm yoluyla..
Buna karşı durmanın tek yolu ise halkları kucaklayacak siyasi sınıf temelli siyasetle ve örgütlülükle mümkündür. Feodaliteyle, dinle kolkola girmiş emperyalizmi def edip insanca bir toplumu ve insanca bir yaşamın başka bir alternatifide yoktur. Aksi takdirde karıncayı ezmemeye çalışırken bu cehaletle daha çok katliamlar yaşar insanlık.
SAYGILAR..
8 Mayıs 2009
Aliseydi Taşdemir.
Kayıt Tarihi : 9.5.2009 12:54:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!