İçimdeki bilmeceler huzurlu
Hicranım sönük
Ve dingin yatıştırmalarım
Artık penceremin önünde uzun masal kahramanları yok
Ben de alacağımı aldım denebilir bu hayattan
Veya anlamışımdır herhangi bir alacağımnın olmadığını
Bana verilen her şeyin kıymetini anlamışımdır belki
Tek tek elimden çıkarken hepsi de.
Güzeldi aksine özüme inat sıkıntı hafakanlarım
Sabahın tersine gece kaldırımları
Düzene inat anarşistlik
Biraz isyan biraz aşk kokan kan dolaşımı eksikliğindeki yaşamımda
Evet ben de sevebilirdim ben de sakince bir yaşam sürebilirdim
Tabiatın tam ortasındayken her şey henüz geçmemişken
Karıncanın ezilişini gördüm ilk önce hoyrat ayaklarca
Sonra bir çocuğun ağlamasını ve bir Ananın kederli gözyaşlarını gördüm
Ve sonra gurbeti gördüm o ve eksi ayazlarında
Zulmü içselleştirdim zalimi gördüm
İçimdeki güneşin ve ayın sönüşünü gördüm
Bir babanın yoklukla nasıl imtihan olduğunu gördüm
Ve çocukların başlarını asla eğmemeleri gereken başlarını eğişlerini gördüm
Ayrıca göbekli ve umarsız sistem adamlarını gördüm
Kravatlarından asla taviz vermeyen...
Üstüne üstlük vaaz verebilirdim bir camide hem de en büyüğünde
Ya da bir yetiştirici bir rençber olabilirdim
Veya hiç riske girmeyen ama akıllı ama kaliteli işçi olabilirdim
Patronların yanında bir yazlık ve kışlık ve lüx bir araba ve dolgun bir maaşla
Ben de düzen ateşine kömür açabilirdim
Veya ateşli bir muhalif olabilir,Memleket memleket gezebilirdim
Kim ne diyebilirdi bana bunca cürmü meşhut varken bunca ölü varken aramızda kalan
Kanı ve cenazesi ortada kalan ölümleri Ankaranın lüx otellerinde gece yemeklerinde kotarılmış
Ahmetler Mehmetler varken
Erken gönderilmiş diyemem onlar için Af dilerim Rabbimden
Alnının teriyle gitmişler ölüme
Bir maden ocağının en karanlık yerinde
Kim ne diyebilirdi yeşil kıyafetlerimin üstündeki sarığa bu şartlarda
Ama bana bu yaşamın içinden düşen
Anlamsız mahkemeler tripler kaldı
Önce kendimi yargıladım ve mahkum ettim
Sonra da beni ve olayları yargılayanları
Ve bu yüzden yaşamımın başında her şey anlamsızlaştı
Yetkisi yoktu yargılayanın
Yargılananın halini anlatacak mecali yoktu
Korku filmindeki gölgelere
Öyle değilmi? Öyle değil! Öyle mi? Öyle!
Ağzıma almkatan korkuyorum Adalet'i.
Bataklığın karanlığında yemyeşil cenneti ağzıma almaktan korkar olduğum gibi
Oysa ben de sevebilirdim aslında
Bambaşka bir yaşamı seçebilirdim
Gülebilirdim diğerleri gibi
Belki de eğlenebilirdim
Ama olmasaydı gözyaşı ve zulüm
ve sıfırın altında ve eksideki gurbetler
Ve yüklenmeseydi sırtıma
Dünyada boş yere ölen bir karıncanın dahi kahrı.
Kayıt Tarihi : 30.11.2014 08:56:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Mustafa Çaturoğlu](https://www.antoloji.com/i/siir/2014/11/30/karincanin-kahri.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!