Zamanın birinde bir doğu kasabasında iki kardeş Karınca yaşarmış.
küçük kardeşin adı Götürcük, ağabeyinin adı ise Getircik'miş
Bir depremde anne ve babası yıkıntılar altında kalarak ölen, bu iki kardeşin başka da kimseleri yokmuş.
Birbirlerine çok seven bu iki kardeş birbirlerine sımsıkı sarılıp, yabancılardan koruyorlarmış
Her işi yardımlaşarak yapıyor, sonra yuvalarından çıkıp oyun oynuyorlarmış
Yiyecekleri, erzakları ve evin tüm ihtiyaçlarını büyük çabalar sarf ederek Getircik bir yerlerden temin edip getiriyor, Götürcük'te bunları bir lahzada götürüyormuş.
Götürcük öylesine oburmuş ki abisi bu küçük yaramazla başa çıkamıyor, kardeşini bu kötü alışkanlığından oburluğundan vazgeçiremiyormuş..
Sonunda bir gün ağabey karınca kardeşinin çok aşırı kilo aldığının farkına varmış ve onunla konuşmaya karar vermiş.
-Sevgili kardeşim seni çok seviyorum, iyi ve sağlıklı beslenmen için elimden geleni yapıyorum.
Sen ise aşırıya kaçıp çok fazla yiyor kilo alıyorsun.
Böyle giderse yakında kapımızdan geçemeyecek ve hiç bir yere sığmayacaksın..
Öyle ki, yusyuvarlak bir şey oldun; hiç aynaya bakıyor musun?
Kardeşi bu sözler karşısında biraz utanınca yüzü kızarmış ve şöyle demiş:
-Ne yapayım iştahıma mani olamıyorum. Öyleyse ne yapalım sen bundan sonra ne dersen onu yapmaya gayret edeceğim.
Sana söz veriyorum demiş.
İki kardeş bir seyahate çıkmaya karar vermişler, yanlarına biraz yiyecek ve su alıp,kalan erzaklarını komşularına bırakıp yola düşmüşler.
Az gitmiş, uz gitmiş dere tepe düz gitmiş sonunda arkalarına bir bakmışlar ki, bir çuvaldız boyundan daha da uzaklara gittiklerini fark edince bir kasabada mola vermeye karar verip kalacak bir yer aramaya başlamışlar.
O kasabanın bağlı olduğu şehrin bir kralı kasabadaki binaların duvarlarına ilanlar astırmış
İlanda aynen şöyle yazıyormuş,
-kim ki dört yapraklı Yonca'yı bulup getirirse, ona kendi sarayımı; eş olarak da kızımı vereceğim.
Bunu duyan iki kardeş karınca Yonca'yı aramaya başlamışlar.
Öyle yorulmuş öyle yorulmuşlar ki, Getircik olduğu yere yığılıp uyuya kalmış.
Götürcük'te karnı acıktığı için kendine yiyecek arayıp duruyormuş.
Ararken ararken abisinden bir hayli uzaklaşıp, bulduğu ne varsa yedikten sonra uykusu gelince bir ağacın altına kıvrılıp yatmış.
Rüyasında yine hep yiyecekler görüyormuş minik Karınca.
Abisi bir bakmış ki Götürcük ortalıkta yok, aramaya başlamış. Kendi kendine konuşuyor uzağa gidemez diyormuş.
Sonunda onu bulunca neşesi yerine gelen ağa bey de bir şeyler yiyip onun yanına uzanıvermiş.
Yorgun oldukları için derin bir uykuya dalıp bütün gece mışıl mışıl uyumuşlar.
Sabah uyandıklarında,ağacın yanındaki gölette ellerini yüzlerini yıkamışlar.
Hem temizlenip hem de zindeleşmişler.
Yine acıkınca çevreyi dolaşıp yiyecek ararlarken götürcük eline aldığı bir avuç otu koparıp sevinçle ağa beyine gösterip tam ağzına atmaya hazırlanıyormuş ki, Getircik kardeşinin parmakları arasındaki Yonca'yı görmüş
Öylesine bakmak için elini uzatıp Götürcüğün elinden otları kapmış bir de ne görsün;
Gözlerine inanamadan, hayret dolu bakışlarla Yonca'ya bakıyormuş.
Çünkü, bu taptaze Yonca dört yapraklıymıış
Kayıt Tarihi : 10.4.2014 12:44:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
devam edecek
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!