Götürcük midesinden başka bir şey düşünmediği için, ilan falan la ilgilenmediğinden de olacak abisinin neden bu denli sevindiğine bir anlam veremiyormuş.
Sonunda abisi Kral'ın ilanını hatırlatıp bu yoncayı kralın sarayına götürmeyi teklif etmiş.
-kimselere bir şey söylemeyelim, sonra elimizden alırlar
Peki abiciğim belki bunu götürürsek bize güzel yiyecekler de veririler
-Canım kardeşim seni çok seviyorum.
İyi beslenmeni, sağlıklı büyümeni çok arzu ediyorum ama aç gözlü olmak iyi bir şey değildir.
Ve saraya gitmek üzre yola koyulmuşlar...
Sarayın kapısına vardıklarında, iki kardeş fena halde yorulmuşlar. Onları fark eden muhafızlar onları ayaklarıyla itmişler.
Götürcük, şirin görünmek için numaralar yapıyor askerlerin ayaklarını gıdıklıyormuş ama öylesine yorgunmuş ki, oracıkta düşüp bayılmış.
Onu duvarın arkasına attıklarında, Getircik bir yolunu bulup gizlice saraya girmeyi başarmış.
Başarmış ama, kardeşinin yanında olmadığını fark edip bin bir zorlukla girdiği saraydan geri çıkıp kardeşini aramaya başlamış.
Sarayın arka tarafına da bakmayı akıl eden Getircik birden kardeşini bodrum penceresinin önünde tel örgüdeki bir delikten girmeye çalışırken bulmuş.
Hemen aklına bir fikir gelmiş demir parmaklılar arasından aşağıya inmeyi başarabilirse kardeşini de oraya taşıyıp geceyi orada geçirmenin ve dinlenmenin iyi olacağını düşünmüş.
Götürcük halan uyuduğu için abisi onu sırtında taşıdığından, birazcık zor da olsa inmeyi başarmışlar.
Aşağıya inince uyanan Götürcük fena halde acıktığını düşünürken bi de ne görsün;
tavandan sarkan kocaman bir filenin içinde dev bir balık, Götürcüğe gülümsüyormuş.
Balığın çok güzel inci gibi dişleri varmış.
Elindeki dört yapraklı Yonca'yı sıkı sıkı tutan Getircik hayretle fileye doğru yürümüş
Balığa hayran gözlerle bakarken, balık konuşmaya başlamış
-Ah iyi ki siz geldiniz burada hiç kimse yok ve ben yarın öleceğim.
Getircik çok hüzünlenmiş, ve sormuş
neden sen çok güzelsin ve ölmek için çok gençsin.
Balık bu minicik Karıncayı üzdüğü için hemen bir kahkaha atmış
-Amaan boş ver ölürsem ne çıkar bunlar nasıl olsa beni yaşatmazlar.
Duyduğuma göre kral balık çok severmiş; adamları beni sağ bırakmazlar.
-seni buraya ne için kapadılar suçun ne
beni buraya kapamaları önemli değil, benim sorunum başka..
ben denizden dün çıktım ama sorumsuz birinin attığı bir iğne sırtıma saplandı; bu yüzden acı çekerek öleceğim.
- peki seni tedavi etmenin bir yolu yok mu
var; var ama bu hemen, hemen imkansız
-Olsun sen yine de söyle belki sana yardımcı olabilirim
Bir ilaçla iyileşebilirim ama o ilacı bulmak imkansız.
-Ben bulamaz mıyım?
sanmıyorum ama kırlarda dolaştığınız göre sen belki de bu ilacı tanırsın.
Bu ilaç, çiçek şeklinde yeşil bir ottur, dört yaprağı vardır.
Üç yapraklısını bulmak çok, çok kolay ama diye daha sözünü bitirmeden Getircik bir çığlık atıp kahkahalarla yuvarlanmaya başlamış taş zeminde..
İnci dişli balık neden böyle güldüğüne şaşırıp kalmış ve sormuş neden öyle gülüyorsun
Getircik:
-Senin bir adın var değil mi
evet vaar benim adım İnci
-İnci kardeş senin kurtarıcın ben olacağım; senin aradığın ilacın benim avuçlarımın içinde olduğunu söylesem inanır mısın
Demiş ve dört yapraklı Yonca'yı hiç düşünmeden kardeşi Götürcüğün de fikrini almadan Yonca'yı İnci'ye vermiş.
İnci bir lahzada çiğnemeden yutmuş dört yapraklı Yonca'yı
Yüksel Nimet Apel
Yüksel Nimet ApelKayıt Tarihi : 12.4.2014 12:36:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (2)